Moving Image nasıl başladı? Bir ‘video-art’ fuarı yapma fikri nasıl oluştu?
Moving Image, Edward Winkleman ile Los Angeles’a, Getty Center’daki California Video sergisine gittikten sonra bir fikir olarak ortaya çıktı. Enstalasyon projesinden çok etkilenmiştik. Çünkü oldukça küçük bir alanda da olsa çalışmaların kendi koşullarına göre sergilendiği çok fazla video-temalı çalışmaya imkân sunmuştu. Sergiden çıktığımızda şunları hissettik:
1) Çoğu sanat fuarında gösterilen videolar, uygun hale gelmeleri için çok fazla değiştiriliyor
2) Bir mekânda esaslı bir video planını iyi bir şekilde sergilemek için o kadar da devasa bir alana gerek yok.
New York ve Londra’dan sonra Moving Image’i İstanbul’a getirmeye nasıl karar verdiniz?
Moving Image programına yeni bir şehir eklemeyi bir süredir düşünüyorduk. Bildiğiniz gibi, farklı uluslar arası şehirlerde edisyonlara ev sahipliği yapan çok az sanat fuarı var. Moving Image’in kendine özgü modeli sayesinde – taşıma açısından çok küçük – bizim için yeni şehirler denemek, diğer fuarlara göre daha kolay. Birkaç şehir üzerinde dikkatlice düşündükten sonra bu sene İstanbul’a yayılmaya karar verdik. İstanbul’u seçmemizin birkaç nedeni var. Birincisi, uluslar arası sanat piyasasına giderek daha çok giren Türkiye’deki müthiş video sanatçıları ve müzeler, kurumlar, galeriler ve özellikle de diğer büyük sanat merkezlerindeki koleksiyoncularla karşılaştırıldığında video sanatına olan ilgilerinin göze çarptığı Türk koleksiyoncuları da dâhil olmak üzere bu sanatçıların destekçileri. Birçok ünlü Türk koleksiyoncu, yurt dışında video koleksiyonlarının derinliğiyle tanınıyor ve New York ve Londra’daki Moving Image sayesinde birkaçıyla tanışma fırsatımız oldu. Bu koleksiyoncuların arasında Borusan Contemporary’den Ahmet Kocabıyık, Collectorspace’ten Haro Cümbüşyan, Borusan’dan Agah Uğur, Füsun ve Faruk Eczacıbaşı ve daha birçok isim var. Ayrıca, ben İstanbul’da 9 yıl yaşadığım için buradaki geçmişim de çok yardımcı oluyor. Akıcı Türkçe konuştuğum ve benzer kültürel gelenekleri paylaştığımdan dolayı, sanat camiasının çok destek olduğunu ve Eylül’de Istanbul’da Moving Image’i başlatarak, bu yıl video sanatında İstanbul’un gücüne daha çok uluslar arası dikkat çekme fikrine sıcak baktığını gördüm.
Türkiye’deki sanat tablosunda video-art’ın yeri hakkında ne düşünüyorsunuz? Beklentileriniz neler?
Herkese söylediğimiz gibi, Türkiye’de video sanatına olan yaklaşım ve destek, gördüğümüz diğer yerlerle karşılaştırıldığında çok olumlu ve büyük.
Biz de bunun bir parçası olmayı ve çıtayı yükseltip bunu uluslar arası, evrensel bir seviyeye taşımak için elimizden geldiği kadar yardımcı olmayı umuyoruz.
Türkiye ve New York, Londra arasında video-art seyircisi açısından değerlendirdiğinizde nasıl bir fark görüyorsunuz?
Bu soruyu cevaplamak için önce görmemiz gerekiyor tabii. Ama New York ve Londra edisyonlarındaki tecrübelerimize dayanarak, Türkiye’den çok fazla ziyaretçi ve destekçimiz olduğunu gördük ve giriş de ücretsiz olduğu için bu ay herkesi Moving Image’da görmeyi bekliyoruz. İstanbul’daki sanat camiasının çoğu Moving Image İstanbul’un ilk edisyonunu sabırsızlıkla bekliyor ve daha çok uluslar arası galeriyi, sanatçıyı, ziyaretçiyi İstanbul’a çekmek için yıllık bir organizasyon yapmaya, video sanatı görmek için İstanbul’u mutlaka gidilmesi gereken bir yer haline getirmeye devam ediyor.
Moving Image İstanbul’un öne çıkanları neler? Galeriler, sanatçılar, enstitüler, inisiyatifler...
2014 İstanbul fuarının öne çıkanları Şener Özmen’in videoları (Pilot Galeri, İstanbul); Jonathan Monaghan (Curator's Office, Washington DC); Shaun Gladwell (Mark Moore Gallery, Culver City) ve Nancy Atakan & Volkan Aslan (5533, İstanbul) gibi birçok ilk gösterimi kapsıyor. Fuardaki tek-kanallı videolar arasında Nino Cais (Central Galeria de Arte, Sao Paulo); Chen Tianzhuo (Vanguard Gallery, Shanghai) ve Mounir Fatmi’nin (Galerie Analix Forever, Paris) çalışmaları var. Fuardaki tarihi filmlerde David Wojnarowicz (P•P•O•W, New York) ve Leslie Thornton’ın (Winkleman Gallery, New York) çalışmalarına yer veriliyor. Birkaç büyük enstalasyon ise Wolfgang Staehle (Postmasters, New York); Hans Op de Beeck (Marianne Boesky Gallery, New York); Basim Magdy (artSümer, İstanbul) ve Sue de Beer’in (Marianne Boesky Gallery, New York) çalışmalarını içeriyor.
En sevdiğiniz video sanatçısını ya da video sanatı çalışmasını söyleyebilir misiniz?
En sevdiğim belirli bir sanatçı olduğunu söyleyemem ama bu yıl Moving Image İstanbul’un ilk edisyonunda New York, PPOW Gallery’den David Wojnarowicz; New York, Winkleman Gallery’den Leslie Thornton; New York, Marianne Boesky’dan Sue de Beer ve Hans Op de Beeck, ve Paris, Analix Forever’dan Mounir Fatmi gibi yeni ve eski sanatçılardan oluşan bir karışıma sahip olduğumuz için çok mutluyuz. New York, Morgan Lehman Gallery’den Rob Carter; İstanbul, Mixer’dan Sırma Doruk ve Gizem Karakaş gibi yeni çıkan genç sanatçılar da var.
* Röportaj Moving Image fuarından önce gerçekleşmiştir.