Tıpkı bir semt pazarını anımsatan bu ılık ilişki arayışı doğrultusunda son üç yıldır düzenlenen ve ilki Antrepo No.3’te yapılan Mamut Sanat Projesi de, ismini İnsanoğlu’nun mağaralarda keşfedilmiş ilk çizimlerinde en çok görülen şekillerden birinden alıyor. Mamut, bugün nesli tükenmiş ama heybetli bir varlık olmasıyla da günümüzde sanat ve sanatçının idealindeki iktidar pozisyonuna nazik bir göndermede bulunmuşa benziyor sanki...
Projenin direktörü Seren Kohen’e göre ise bu kelime, sanatçıların büyük kitlelere göstereceği ilk eserlerini simgeliyor. Projenin yarattığı bir aradalık, Türkiye kültür endüstrisinin görece bağımsız yapılara karşı ilgi ve arayışının da bir sembolü olarak okunabiliyor. Rekabete dayalı kurumlar, kültürel kimlik bağımlısı markalar ve salt belli bir kesime hitap etme yanlışına sürekli düşen halkla ilişkiler çalışmaları arasında bocalayan bir emekçi kitle olsa gerek ki, bu doğal, temel içgüdünün neticesi olarak, bu yılki Mamut Art Project’e dile kolay, yaklaşık bin sanatçının başvurduğu bilgisi, gözümüzden kaçmıyor.
Bu yılki jürisinde Agâh Uğur, Başak Şenova, Eda K.Argun ve İnci Eviner ile Eralp Osman Erden’in yer aldıkları etkinlikte, 2015 versiyonunun altına imzasını hiç düşünmeden atan girişimci ise, Akkök Holding olmuş. Bu konuda temas kurduğumuz Raif Ali Dinçkök’e bakılırsa, kurum, Mamut Art Project’i de sadece bir sanat projesi olduğu için değil, diğer projelerinde olduğu gibi, gençlere destek olan bir proje olduğu için destekleme kararı almış.
Buna göre, 2013’te düzenlenen ilk etkinliğe 530 kişi başvurmuş, 48 sanatçının işleri Antrepo No:3’te sergilenmiş ve yaklaşık 4 bin seyirci tarafından izlenmiş görünüyor. Geçen yıl ise Mamut Art Project’e 730 kişi başvurmuş ve Küçükçiftlik Park’ta sergilenen 54 sanatçının işleri, yaklaşık altı bin seyirci tarafından izlenmiş. Sergilenen eserlerde herhangi bir sınırlamaya gidilmiyor. Mamut Art Project, resim, fotoğraf, enstalasyon, sokak sanatları, heykel, illüstrasyon, video art, land art, sound art, kinetic art gibi birçok farklı disiplinini yansıtıyor. İlk iki yıl içerisinde, Mamut Art Project kapsamında sergilenen eserlerin yaklaşık yüzde 60’ı satılmış.
Bu açıdan, Seren Kohen, “Günümüzde sanat çoğunluğa ulaşamadan, galeriler ve büyük koleksiyonerler arasında sıkışıp, kalıyor. Galeriler dışında görünürlük kazanamayan çok yetenekli sanatçılarımız var. Yolun başındaki bu sanatçılar, yeteneklerini tanıtabilecekleri ortamlara zor ulaşıyor.” derken hiç de haksız sayılmıyor. Şöyle devam ediyor Kohen: “Sanatseverler cephesinde ise, sanata sadece üst gelir grubunun ulaşabildiği görüşü yaygın. Mamut Art Project aslında, tüm bu sınırları ortadan kaldırmayı, sanatçı ile koleksiyonerleri, sanatseverleri, galeri, müze, atölye gibi alışılagelmiş mekânların dışında, ulaşılabilir fiyatlarla bir araya getirmeyi amaçlıyor.”
Kohen öte yandan, özel bir uyarı da yapıyor: “Galeriler ile zaten bağı olan, bir kaç kişisel sergi yapmış sanatçıların ise hedef kitlemize uymadıklarını burada tekrar belirtmek isteriz. Bir sanatçı aynı galeri ile bir kaç sene çalıştıysa, aralarında imzalı bir sözleşme yok diye Mamut’a başvurmamalı. Bu, hem sanatçının katılım amacını sorgulatıyor; hem de bu bağı hiç kuramamış sanatçıların öne çıkmasına engel olabiliyor. Biz, mümkün olduğunca bunu engellemeye çalışıyoruz.
Ayrıca, jürinin özellikle dikkat ettiği bazı detaylar var. Meselâ, artık akıllı cihazlarla kolaylıkla uygulanabilen dijital video ve fotoğraf efektleri jüriden olumsuz puan alıyor. Sanatsal anlamı olmayan, daha çok, başarılı bir uygulama olarak tanımlanabilecek çalışmalar değerlendirme dışı bırakılıyor.
Araştırma metotları da jürimizin özellikle dikkat ettiği bir unsur. Türkiye’de ve dünyada sıkça işlenen konuları ele alan çalışmalar için, yerli ve yabancı kaynaklar kullanılarak sanat tarihi araştırmaları yapılması eserlerin özgünlüğü açısından çok önemli.”
Geçen senelere kıyasla bu yılki Mamut Art Project’te karşımıza daha fazla resim, çizim ve kolaj içeren portfolyolar çıkmış görünüyor. Aslında, her yıl değişen ve bu yüzden de büyük bir çeşitliliği yansıtan jüri üyeleri, genç sanatçıların eğilimlerini, değişen trendleri başvurular üzerinden rahatça görebiliyor. Özellikle resim alanında bu sene farklı tarz ve tekniklerdeki çalışmaların yer alacağını müjdeleyen Kohen, video sayısında ise, ilk iki seneye kıyasla şaşırtıcı şekilde farklılıklar gördüklerini gizlemiyor. Fotoğraf ise, başvuru sayısı hiç azalmayan alanlardan bir tanesi olmuş. Bununla birlikte, sanat alanında hızla artan dijital üretimler, Mamut Art Project sergisinde de kendisini göstereceğe benziyor. Kohen ayrıca yakın geleceğin yükselen sanat akımlarından birini de, Sound Art olarak niteliyor.
Mamut Art Project’e geçtiğimiz yıllarda katıldıktan sonra yurt içi ve yurt dışında pek çok fuara, karma sergiye katılma fırsatı bulan, kişisel sergi açan ve ödüller alan genç imzalar olmuş. Kohen bu kişileri sayarken, Ali Şentürk, Alpin Arda Bağcık, Buğra Erol, Deniz Aktaş, Didem Erk, Kubilay Mert Ural, Murat Han Er, Volkan Kızıltunç ve Ahmet Selçuk Bitikçioğlu ile, Ahu Akkan, Ali Bilge Akkaya, Alper Aydın, Arzu Eş, Erdal İnci, Evren Erol, Gökşen Dilek Acay ve Özgür Demirci’yi anıyor.
Peki tüm bu bilgiler ışığında neye dikkat etmek gerekiyor ?
Alıcıların, alıcılarını, yani beyin, yürek ve tüm duyularını sonuna kadar rehber almaları, onlara gelecekte yükselmiş bir imza için ‘O’nun ilk işini ben almıştım,’ dedirtebilmesi için şart. Hepimiz biliyoruz ki, tavsiyeyle, telkin ve spekülasyonla sanat koleksiyonu yapılmıyor. Onun adı, olsa olsa… neyse, ayrıca, bu genç sanatçıları izlerken ayrıca, gelecek yıllarda nereye vardıkları konusunda önemli bir takipçi olabilmek gerekiyor. Bunun için de, bu tür güvenilir etkinliklerin katalog veya verilerini kayıt altına almak gerçekten lüzumlu bir davranış olarak sayılabiliyor. Tüm bunları bırakalım, bu yapıtları edinemeyecek olan, salt yapıtları izlemek ve anlamaktan büyük keyif alan bizlere ne düşüyor peki ?
Küçükçiftlik’teki bu büyük umutlara tanıklık etme ve ‘Ne mutlu, Mamut’tayım diyene,’ diyebilme fırsatı. Fırsatı kaçıranlar için ise, etkinliğin daha şimdiden bir hafıza ürettiğini söyleyebiliriz. Bunun için www.mamutartproject.com adresindeki geçmiş projelerin kataloglarına bakmanız, geleceğe erişmek için gayet yeterli. Bu arada, etkinlik düzenleyicilerini, seçtikleri jüri üyelerinin altyapı ve kıdem çeşitliliği nedeniyle de ayrıca, tüm samimiyetimle tebrik etmeden duramayacağım. Bu minvalde son sözü, geçen yılın jürisinde yer almış değerli sanat zihni ve akademisyen Emre Zeytinoğlu’na bırakmayı tercih ediyorum:
“İşte Mamut Art Projesi’nin amacı, ilk bakışta her ne kadar ‘genç’ sanatçılara sergileme olanağı sunmak gibi algılanmaktaysa da, aslında onun yaptığı şey, bu büyük ‘sanatçı ordusu’nun değişken karakterini hiçbir tasnife tabi tutmaksızın aynen göstermektir. Daha önce belirttiğimiz gibi, ‘sanat’ sözcüğü içinde yer alan tüm tutarsızlıkları, tüm çelişkileri ve farklılıkları, bugünün bir gerçeği halinde ortaya koymak. Ama bir de şu var elbette: Böyle bir sergileme alanı, sanat ortamını tasnif etmeye çalışan kurumların içinde yer bulamayan, daha başka bir söyleyişle ‘hiçbir tasnife uymayan’ sanatçıların da hareket alanı durumuna dönüşüyor.