15 OCAK, ÇARŞAMBA, 2020

Odunpazarı’nda Bir Misafir Sanatçı Programı

Eskişehir Odunpazarı’na yeni bir soluk getiren Odunpazarı Modern Müze, yaratıcı ve deneysel düşünce biçimini, aynı zamanda kişisel gelişimi desteklemek için OMM Misafir Sanatçı Programı’nı tasarladı. Programın ilk konukları Tyler Thacker ve Erin Wolf Mommsen oldu. 

Odunpazarı’nda Bir Misafir Sanatçı Programı

Sanatçıların üç ay boyunca çalışarak ve biyotaklit temasından yola çıkarak bir araya getirdikleri eserleri “Üçüncü Yer” (Third Place) başlığı altında bir sergiyle izleyicilerle buluştu. 4 Ocak, Cumartesi OMM’da düzenlenen açılış etkinliğiyle ilk ziyaretçileriyle buluşan sergi, 1 Şubat’a dek ziyaret edilebilecek. Sanatçılarla program ile buluşma serüvenlerini, üç aylık deneyimlerini ve program kapsamındaki tema çerçevesinde üretim pratiklerini konuştuk.

Eskişehir’de yer alan Odunpazarı Modern Müze ile yollarınız nasıl kesişti? Misafir Sanatçı Programı’na katılmaya nasıl karar verdiniz? 

Erin Mommsen: OMM’un global operasyon direktörü Jack Becht ile çok iyi arkadaşım. Onun aracılığıyla müzesinin açılışını önceden öğrendim. Eylül ayındaki açılış resepsiyonuna davet edildim ve o hafta çeşitli görüşmeler sırasında gelecek dönem için düşünülen konuk sanatçı programından haberdar oldum. Açılıştan sonraki tatilim sırasında İdil Tabanca ile tanışıp arkadaş oldum ve bu konuda oldukça şanslıydım. Ardından karanlıkta bir çekim yaptım ve heyecanımı dile getirdim. Her şey aslında burada başladı.

Tyler Thacker: Müzenin açılış sürecinden beri İdil Tabanca bana bu konuk sanatçı programından ve süreçten bahsediyordu. Tüm engellere rağmen bu büyüklükteki bir kurumla çalışmak istediğimi ve bunun için katılımcı olmak istediğimi belirttim. İlk olarak öncelikli ilişkimiz göz önüne alındığında her iki taraf da başlangıç, deney ve ilk katılımcı olarak benimle çalışılabileceğini düşündü. Karşılıklı olarak başarılıydık, (çünkü, muhtemelen) her şey ikamet sürecince düzeldi, gelişti.

OMM Misafir Sanatçı Programı’nın ilk katılımcılarısınız, 3 aylık çalışma pratiğinizde neler deneyimlediniz? 

Tyler Thacker: OMM’un muhteşem kadınlardan oluşan takımı, yine OMM’un otel çalışanları, Eldem Sanat Galerisi görevlileri ve en önemlisi Eskişehir’deki yerel halk tarafından muazzam bir misafirperverlik ve saygıyla karşılandım. Bu her şeyi daha eğlenceli ve kolay yaptı, ben de sanki hayatım buna bağlıymışçasına resmettim.

​​Erin Mommsen: Çok fazla şey deneyimledim. Benim için çok dolu ve dönüştürücü bir tecrübeydi. Tanışmaktan büyük bir zevk aldığım olağanüstü insanlar; olumlu, cesaret verici ve yaratıcı bir ortamla çevrili olma; son olarak da kendimi ve çalışma pratiğimi keşfetme fırsatı gibi şeyler kalbimde büyük bir yer edindi.

Sizden sonraki katılımcılara ya da başvurmayı düşünenlere neler tavsiye edersiniz?

Erin Mommsen: Kendilerini her türlü baskı ve beklentiden uzak bir yerde bulacaklarını söyleyebilirim. Odunpazarı sabırlı olup pratik yapmak için harika bir yer.

Tyler Thacker: Benden sonra katılacaklar buradan en iyi şekilde faydalanmak için öncelikle kendilerini burada ne yapabilecekleri konusunda hazırlamalı ve bir ön fikir sahibi olmalılar. Türkçe bilmeyen katılımcılar en azından yerel halkla tanışmak ve sohbet edebilmek için biraz Türkçe öğrenmeliler. Bunun için en iyi yöntemlerden biri bizden daha farklı bir kültüre sahip bu insanlarla bağ kurabilmek için Google Translate’i kullanmak oldu.

Biyotaklit temasından yola çıkarak çalışmalarınızı ürettiniz. Bir tema çerçevesinde çalışmanın üretiminize nasıl etkileri oldu? 

Tyler Thacker: Dürüst olmam gerekirse benim çalışmalarımla burada kararlaştırılan tema arasında birçok paralellik söz konusu ve bunlar büyük oranda örtüştü, bu tamamen “kısmet”. Bu, benim biyotaklit teması üzerine çalışmamdan daha önce yürütmeyi planladığım bir seriydi. Bu yüzden metafiziksel de olsa burada ürettiklerimin daha önce planladıklarımdan farklı olmadığını keşfettim ve bunun mutlu bir kazaya neden olduğunu hissettim.

Erin Mommsen: Belirli bir temanın etrafında çalışmak tabii ki üzerimde bir miktar stres oluşturdu ancak bu harika bir pratikti. Temaları genellikle çalışmalarım etrafında uygun bir şekilde ele aldım; eğer mantıklı geliyorsa bunu çalışmalarımı temalar etrafında değerlendirmeye tercih ederim.

Çevrede yaşayanların size karşı ilgileri ve tepkileri nasıldı? Bu etkilerin üretim pratiğinize yansımaları nasıl oldu?

Erin Mommsen: Sanırım genel olarak Odunpazarı’ndaki insanlar bir “turist” görme konusunda oldukça heyecanlıydı. Onlara New York’tan geldiğimi söylediğimde bana hep şanslı olduğumu söylüyor ve bazen birtakım filmler hakkında bir şeyler soruyorlardı. Ayrıca Türk misafirperverliğine, samimiyetine ve içtenliğine benzer başka bir şeyin olmadığını da söyleyebilirim.

Tyler Thacker: Yerel halkla bağlantı kurma isteğim çok açıktı ve bunu ifade etmiştim. Başlarda tekrarlanan nezaket ve saygı hareketleri (çerez ikram etme, kedi maması, selfie çekme, Google Translate konuşmaları gibi) beni oldukça sevindirdi.

​Öncelikle stüdyo pratiklerim izolasyon ve içsel yansımalarla oluştu. Bu nedenle sosyal bağlamda olan bu deneme beni değiştirdi, bana farklı ortamlarda birtakım seri resimler üretirken gelecekte de benzer dinamikler aramam konusunda ilham verdi. Bunların resimlerimi etkilediğini düşünmüyorum (çoğunu yapmayı yıllar öncesinden kararlaştırmıştım) ama uygulamada onları daha renkli ve görülmeye değer yaptığını fark ediyorum.

Bundan sonraki planlarınız arasında neler yer alıyor?

Erin Mommsen: Bir sanatçı olarak kendimi keşfetmeye devam etmeyi planlıyorum. Muhtemelen yakın zamanda başka bir yerde ikamet edeceğim ama şu ân için New York’taki stüdyomda resimlerime devam edeceğim.

Tyler Thacker: İnsan elinden çıkma birçok şeye daha az değer veren uluslararası sanat marketine karşı meydan okuyan tekil ve daha büyük çalışmalar yapmak ve el yapımı çerçeveler üretmek istiyorum. Tipik olarak polarize edilmiş manzaralar oluşturmak; sinir bozucu “maksimalist 2020 zeitgeist” karşısında daha güçlü bir metafizikle üzerime düşeni yapmak ve metafizik bir geri dönüş sağlamak istiyorum.

0
12584
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage