2010 senesinden itibaren “Her Eve Bir Sanat” misyonuyla hareket ederek sanatı ulaşılabilir kılma noktasında önemli adımlar atan, Yeniköy Rotary Kulübü Sanat Komitesi’nin desteğiyle düzenlenen Bazaart Projesi, bu yıl ekim ayında İstanbul The St. Regis Hotel’de düzenlenecek. 2020’de onuncu yaşını kutlayan proje, birbirinden yetenekli genç sanatçıların koleksiyoner, galerici, küratör, bağımsız sanat ortamları ve elbette ki sanatseverlerle buluşma noktasında etkili ve demokratik bir yaklaşım sergiliyor.
Projedeki pek çok sanatçıya, bugün Contemporary İstanbul başta olmak üzere yerel ve uluslararası alanda pek çok sanat platformunda rastlamak mümkün. Genç sanatçılara görünürlük ve satış desteği sunarak kâr amacı gütmeyen Bazaart Projesi’ni jüri üyeleri; sanat yazarı ve sanat tarihçisi Nazlı Pektaş, küratör, akademisyen, sanat yazarı ve sanat tarihçisi Marcus Graf ve koleksiyoner Öner Kocabeyoğlu’ndan dinledik.
Öncelikle genç sanatçıları destekleyen jürili bir sergi olarak Bazaart projesi “genç sanatçı” kavramına nasıl bir yaklaşım getiriyor? Bu bağlamda, onuncu yaşını kutlayan projenin jürileri olarak, genç sanatçıların üretimleri ve başvuru sürecinde önem verdiğiniz noktalardan bahseder misiniz?
Marcus Graf: Türkiye’deki “genç sanatçı” kavramına bakmak gerekiyor. Bizim alanımızda genç, çağdaş, güncel ve günümüz sanatçısı aynı anlama geliyor. Bana göre genç birebir yaşla alakalı bir konu değil. Örneğin; genç yaşta bir sanatçıdan çok yaşlı, eski ve tutucu bir eser de çıkabilir. Tam tersi bir durum da söz konusu olabilir elbette. Bazaart, kariyerinin başındaki genç sanatçılara bir görünürlük sağlama gayesiyle onların kariyerinde önemli bir görev üstleniyor. Bazı sanatçı ya da meslektaşlarım “sanat yarıştırılamaz ya da karşılaştırılamaz” düşüncesiyle jürili sergilere karşı çıkabiliyor. Nitekim ben, yarışmaları önemli buluyorum. Her zaman gittiğimiz sergi mekânlarından farklı olarak; sanat yarışmalarında genç sanatçıları keşfetme imkânı buluyoruz. Bazaart, Base ya da Mamut gibi jürili sergilerde Van, Kars gibi her şehirden başvuran sanatçıları görüyoruz. Çoğu bizim sanat ağımızda henüz yok. Kendi ortamları ya da sosyal medya gibi mecralar kullansalar da İstanbul’daki uzmanlarla tanışmak zor onlar için. Bazaart yeni, bilinmeyen, genç ve güçlü sanatçıları keşfedebilmem için oldukça önemli bir platform. Elbette “güç” kelimesi çok sakıncalı bir kavram. Fakat yarışmalı sergilerde farklı alanlardan bir araya gelen bir uzman jürisi var. Hakikaten çağdaş sanat göreceli ve zor değerlendirilebilirmiş gibi görünse de çok nadiren jüri üyeleri arasında bir anlaşmazlık söz konusu oluyor. Havuzun en güçlü eserleri ortaya çıkıyor bu seçimlerde. Bu bağlamda belirli bir seviyede, iyi eserlerin görünürlüğü noktasında Bazaart’ı oldukça önemsiyorum.
Öte yandan bu organizasyonu on yıldır yapan bir platformdan bahsediyoruz. Türkiye’de Rotary Kulüp gibi sivil bir inisiyatif tarafından başlatılan ve bu bağlamda sürdürülmeye çalışılan söz konusu yarışmalar oldukça önemli. Bazaart’ı önemsiyorum ve organize edenleri kutluyorum.
Nazlı Pektaş: Bazaart’ın 10 yıllık geçmişinde son iki yıldır jüride yer alıyorum. Fakat sürekli takip ettiğim bir jürili sergiydi. Geçtiğimiz yıllar içinde sürekli gelişerek yoluna devam etti ve ediyor. Benim için bu projenin varlığı, öğrenim yaşamları boyunca üreten genç sanatçı adaylarının öğrenciyken de sanatın farklı alanlarından gelen bir jürinin seçimine katılma isteği göstererek üretimlerini paylaşabilmeleri açısından çok önemli. Ayrıca Türkiye’nin pek çok kentindeki güzel sanatlar fakültelerinden Bazaart’a gelen yüzlerce başvuru dosyasını incelemek, Türkiye’deki sanat eğitiminin durumunu gözlemlemek ve tanık olmak açısından da önemliydi. Gençlerin farklı/benzer üretimlerini görmek de sanat eğitimi hakkında düşündürdü açıkçası. Başvuru sürecinde dosyalardaki işlerin biçim içerik ilişkisindeki bütünlüğü benim için her zaman önemli bir ölçü olmuştur. Aralarında heyecan verici işlerle karşılaştım.
Öner Kocabeyoğlu: Henüz sanatçı demek ne kadar doğru bilemiyorum, çoğu yeni mezun ya da eğitimi henüz devam ediyor. Bazaart ve benzer oluşumların ana amacı sanatçı adaylarını görünür hâle getirmek, erken dönem yapıtları sayılabilecek eserlerini sergilemek, onları bir miktar teşviklendirmek ve ilerisi için biraz enerji vermek. 10.yılında ilk defa bu oluşumda jürideyim. Birçok yapıt ve sanatçı adayı ile tanışacağım için heyecanlanmıştım. Bazı adayların başvuruları da katılmış oldukları eserleri de son derece amatördü fakat bunun yanında hem eserleri hem de başvuruları profesyonel olan az da olsa aday vardı.
Günümüzde genç oluşumlu galeriler ve bağımsız sanat platformlarının yanı sıra genç koleksiyonerlerin yerel sanat ortamıyla ilişkisi ve genç sanatçıya bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu bağlamda Bazaart projesi genç sanatçıların koleksiyon, sergi mekânları ve sanat araştırmalarıyla etkileşiminde nasıl bir rol oynuyor?
Marcus Graf: Günümüz sanatı estetik, form ve içerik açısından çoğulcu, heterojen ve çok katmanlı. Bu yüzden her koleksiyoner, sanatsever ve sanatçı kendisine farklı bir yol çizebilir. Çağdaş sanatın çeşitliliği Bazaart’ta yansıtılıyor. Önceden katıldığım jüri toplantılarımda çoğu disiplini Bazaart’ta da gördüğümü hatırlıyorum. Base ya da Mamut’ta da olduğu gibi Bazaart’ta da Türkiye’deki güncel sanatın durumunu tahmin edebiliriz. Bu bağlamda genç sanatçıların ne üzerine çalıştığı gün yüzüne çıkıyor.
Sanatçıların kariyeri adım adım ilerliyor. Bizim ortamımıza bir giriş yapmak için sanat yarışmaları genç sanatçılar için çok önemli. Örneğin geçen hafta profesyonel bir galeride bir sanatçıyla karşılaştığımızda “öncesinde Bazaart’ta tanışmıştık” diye söyledi. Sonrasında Mamut Art Projects’e katıldığını ve şimdi bu galeride bir sergisinin olduğunu dedi. Sanat yarışmaları somut kariyer ve görünürlük araçları.
Genç koleksiyonerler için bu sergiler bir vitrin gibi. “Gündemde şu an ne var ve kim nasıl çalışıyor?” sorularının yanıtını bulabilirler orada. Sadece bizim gibi uzmanlar yarışmaları takip etmiyor. Bazaart koleksiyonerliğe başlamak isteyen kişiler ve önemli koleksiyonlerlerin de buluşma yeri. Genç koleksiyonerler için iyi bir başlangıç noktası çünkü genç sanatçılar ve genç koleksiyoner arasında iyi bir iletişim kurulabileceğini düşünüyorum. Ekonomik anlamda da mütevazı fiyatlarından dolayı genç bir koleksiyoner yarışma sergilerine yönelebilir.
Mamut Art Project, Base ve Bazaart’taki satış oranlarıyla ilgili bir bilgim var. Hayli yüksek olduğunu söyleyebilirim. Bazaart’ta sergileme yöntemiyle ilgili eleştiriler duyuyorum. Mesela çok fazla sanatçı gösteriliyor ve çok kalabalık bir sergileme yöntemini kullanılıyor diye duydum. Unutmayalım ki Bazaart sonuç olarak birkaç günlük bir genç sanatçı fuarı gibi. Aslında 18.-19.yy Salon Sergileri gibi. Bazaart mümkün olduğu kadar fazla genç sanatçıya bu platformda bir yer vermek istiyor, ve onları desteklemek istiyor. Satış genç sanatçılar için önemli çünkü üretim derdiyle paralel olan bir konu. Hayatı ve üretimi devam ettirebilmek için ve yapıtların görünürlüğü için önemli bir mesele.
Nazlı Pektaş: Yapılan seçim sonucunda yolun en başındaki bir gencin eserinin bir koleksiyoner tarafından satın alınması hem cesaretlendirici hem de teşvik edici bir durum. Sergiye gelen, sanat profesyonelleri tarafından takip edilmeleri, onların da sanat ortamı ve piyasanın aktörleriyle tanışmaları açısından da çok önemli. Zira mezun olup atölyelerini kurduklarında bağımız olmak ya da bir galeri tarafından temsil edilmek gibi iki farklı yolu deneyimlemek açısından Bazaart’ın öğretici bir deneyim olduğunu düşünüyorum.
Öner Kocabeyoğlu: Genç Sanatçı adaylarımıza imkânlar tanıyan galeriler oldukça doğru bir şey yapıyorlar, onlara destek olup karma sergilerde görünürlük olanağı tanıyorlar. Bazaart’ta ödül alan ve seçilen sanatçı adayları bu galeriler tarafından takibe alınıp ileriki sergilerinde yer alıyorlar, ayrıca bazı eserleri bizler de alarak onlara destek olmaya çalışıyoruz.
Son olarak, projeye başvuran genç sanatçıların sanat yönetimine de girebilecek portfolyo hazırlama, sergileme düzeni ve network kurma gibi süreçlere dair eğitim ve bilgilerini nasıl yorumluyorsunuz? Jürili sergi ve yarışmaların önemini düşünürsek, Bazaart projesi bu noktada nasıl bir rol oynuyor?
Marcus Graf: Bu sıkıntılı bir konu çünkü genç sanatçılara yabancı bir kavram. Sanat, hem üretim hem de paylaşımdır ancak bizdeki genç sanatçılar eğitim sırasında bunu öğrenmiyor. Nitekim bunu beğenmeseler de eserlerin nasıl paylaşıldığını ve “pazarlandığını”, nasıl portfolyo hazırlandığını, bir galeri ya da sanat kurumu ile nasıl çalışıldığını, sosyal medya yönetiminin nasıl yapıldığını ve bu konularda nasıl bir yaklaşım benimsendiğini bilmiyorlar. Hiçbir sanatçı günümüzde saf bir şekilde sadece atölyesinde tek başına oturarak keşfedilmeyi bekleyemez. Sanatçı pasif durduğunda eserleri atölyede hapis kalır.
Portfolyo konusunda da yarışmalar önemli çünkü deneyim kazandırıyor. Belki bu senedeki Bazaart’a başvurabilmek için ilk kez bir portfolyo hazırlamış genç sanatçı. Yardım almış da olabilir. Belki bu yıl seçilmemiş de olabilir. Fakat denemiş oldu, deneyim kazandı ve seneye Bazaart ya da başka kurumlara daha iyi bir portfolyo ile başvurabilir. Yarışmalara başvurdukça sanat yöneticiliği konusunda da bu bağlamda bir deneyime sahip olacağını söyleyebilirim.
Sanatçıların bir farkındalık kazanması ve stratejik düşünmesi gerekiyor. İki üç gün önce olgun çağdaş bir sanatçının atölyesindeydim ve Amerika’dan getirdiği kitaplarını konuştuk. Sanatçı ve sanat piyasası hakkında ayrıca sanatçı ve kariyer yönetimi ile ilgili kitapları gördüm. Sanatçı bir mikro şirket gibidir. Üretim ve paylaşım bir arada olmalı. Portfolyo ve eser paylaşımı gibi konuları önemli. Günümüzde portfolyo danışmalarından ya da Plato Sanat’ta yaptığımız gibi eğitim seminerlerine katılmaktan çekinmemeli.
Nazlı Pektaş: Bu tür jürili projelerin, gençlere dosya sunumu açısından bir deneyim fırsatı yaratmasının çok değerli olduğunu düşünüyorum. Henüz yolun başındayken üretimlerini ve birikimlerini başkaları ile paylaşmak için anlaşılır ve düzenli bir sunum hazırlama telaşına girmek ve bunu için çalışmak çok önemli bir deneyim. Henüz öğrenci olan gençlere de başvurma olanağı verilmesini çok önemsiyorum. Baazart, bir sonraki yarışma veya başka başvurular için önemli bir ilk adım. Bazaart’a Türkiye’nin birbirinden farklı kentlerinden sanat eğitimi almış ve almakta olan pek çok genç katılıyor. Sergi ve sonrasında yapılan etkinliklerle hem birbirlerini tanıma hem de sanat alanından pek çok kişi ile buluşma fırsatı buluyorlar. Bazaart’ın rolü bir ilk adım teşviki olarak çok önemli.
Öner Kocabeyoğlu: Daha önce de bahsettiğim gibi daha profesyonel olmalarını beklerdim açıkçası. Bilgi çağı teknoloji kullanmada, sunum yapmada çok geniş olanaklar sunuyor. Bazaart çok faydalı bir oluşum, genç sanatçı adayları adına büyük bir fırsat, bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirdiklerini umuyorum.