Klasik minyatür formu ile popüler kültür ögelerini kendine özgü bir tarzla buluşturan Murat Palta’nın 1 Şubat’ta x-ist’te sergilemeye başladığı “Gods, Monsters & Men” isimli ikinci kişisel sergisi bu kez mitolojinin tanrı, insan ve canavarları anlatım şekline odaklanıyor. Mitolojinin güçlü sembolizmini özgün ve esprili diliyle yorumlayan sanatçı, bugün varlıklarını hâlâ sürdüren karakterleri sergisinde bir araya getiriyor.
Murat Palta, Osmanlı dönemindeki dini bakış açıları ve kısıtlamalardan doğan minyatür sanatının geleneksel kalıplarını genişleterek, popüler kültüre ait imajlarla absürt ve oldukça aktüel bir çalışma gerçekleştiriyor. Mizah anlayışını da çalışmalarında kullanan Palta, farklı teknik ve malzemelerle oluşturduğu sergisi “Gods, Monsters & Men”de minyatürün tek boyutlu anlatı tekniğine üç boyutlu bir bakış getirerek kavramsal bir perspektif geliştiriyor. Palta; dokuma el halısı, kâğıt ve MDF üzerine karışık teknik, duvar heykeli ve video animasyon gibi çeşitliliği olan çalışmalarında, Doğu-Batı kültürü üzerinden bir karşıtlık veya çatışma yaratmak yerine figürlerle bir diyalektik oluşturarak anlatımını zenginleştiriyor.
“Gods, Monsters & Men”, uzun süredir dışarıdan gelen kültüre maruz kalmış bir toplumun kendi kültürel figürlerini, Batı’nın popüler imgeleriyle harmanlayarak tek boyutlu bir teknik üzerinden çok boyutlu bir bakış açısına dönüştürüyor. Serginin umut vaat eden unsurlarından biri ise kendi kültürümüzün dünyada tanınıp, yayılması ve belki biraz öne çıkarılarak özendirici olabilme ihtimaline göz kırpıyor olması. Bu sebepten serginin Geleneksel Türk Sanatları’nı nasıl yeni versiyonlara ve pratikte kabul edilebilir imajlara dönüştürebilirim kaygısı içinde olan kişiler için oldukça ilham verici olduğu söylenebilir.
Sergideki birçok çalışma spesifik anlatılara sahip ve her biri popüler imajlarla farklı bir sentez yaratarak varyasyonlara ayrılıyor. Bunlardan bir tanesi; bir dönemin ve hâlen popüler olan dövüş oyunlarından Mortal Kombat ile Geleneksek Türk Tiyatrosu’nun popülerliği doruk noktasında olan ve köklü geçmişiyle hâlâ özel günlerde perde üzerinde gösterimleri yapılan Karagöz Hacivat tiplerinin dövüşçü olarak oyunda yer alması. Sanatçının burada, fantastik karakterler olarak bilinen Mortal Kombat karakterleriyle geleneksel fantazyamızı karşılayabilecek olan Karagöz Hacivat tipleri (örneğin Tuzsuz Deli Bekir, Beberuhi vs) gibi dönemin normları dışında da çığır açan karakterlerini dijital bir ortamda buluşturarak anlatısını katmanlı bir forma dönüştürdüğü görülüyor. Popüler ve ikonik bu figürlerin gelenekselle kaynaşması, algımızda dışlanması gereken bir konsept olmak yerine, bugüne kadar kabul ettiğimiz fantastik figürlerin bizdeki karşılığını hissettirerek karşılaştırmalı bir “kahraman” takası duygusu yaratıyor. Öte yandan tek boyut üzerindeki bu çok çeşitli anlatı örneğinde; Amerikan Chopper motorlarla birlikte eşeğine ters binen Nasreddin Hoca, Chopper motorlara ters binen fesli geleneksel Türk erkekleri ve Geleceğe Dönüş filmindeki ikonik araba DeLorean DMC-12 de aynı düzlemde yer alıyor. Böylesi tek bir boyuta bakarken, her an Godzilla ile Şahmeran’ın evlenip sıra dışı, uluslararası, fantastik ve yoğun kültürel alıverişin olduğu bir düğüne bizi davet edebileceğini düşünüyoruz. Böylece Palta’nın tek boyut üstüne çok boyutlu bir düşünsel perspektif getirdiğini söyleyebiliriz.
Çalışmalarda halı üzerine dokunan yabancı kültürlere ait popüler, fantastik ve kült karakterler de bizim halıya (halının kullanım yeri ve bölgelere göre kültürel farklılıklar gösterdiği düşünülürse) ve halının bizde hissettirdiği ev/yuva kavramlarına yeniden bakmamızı sağlıyor. Böylece sabitlediğimiz kültürel kodlara bakışımıza da yeni bir ifade getiriyor. Bu haliyle kaotik, popüler ve geleneksel bir distopya ile ütopya arasında bir evren yarattığından da söz edebiliriz. Murat Palta çalışmalarında çoğunlukla bir önerme getirmiyor gibi görünüyor ancak zihnimizde ayrışık duran figürlerle yarattığı diyalektik ve hatta triyalektik eşleşmelerle, kültürel olarak kodlanmış tüm normlara başka bakışlar getirebilmemiz için kilometre taşları öneriyor. Bu anlamda izleyicisine böylesi bir serbest çağrışım olanağı sağlaması ve kültürel sentez yaratmak adına araçlar veriyor olması çalışmalarını fonksiyonel kılıyor.
Kültürel olanların yanında mitleşmiş veya tamamen kurgu olan televizyon veya film karakterlerini de çalışmalarında görmek mümkün Palta’nın. Birbirinden farklı ve çeşitli bu karakterlere bakarken kimlik farklılıklarına da yeni bakışlar getirebiliyor. Gölge oyununu video performansa dönüştüren Palta, tıpkı Mortal Kombat örneğinde olduğu gibi geleneksel kültürü bambaşka bir form olarak karşımıza çıkartıyor. Analog olarak değerlendirebileceğimiz gölge oyununu tek boyutlu minyatür anlatı kalıplarının dışına çıkmadan anlatırken, araç olarak kamera kullanıp, onu dijital bir ortama taşıyıp boyut katması da düşünsel bir derinlik yaratıyor. Öte yandan Karagöz Hacivat oyunları aktüelliğini korumak adına kendi içinde gizil teknikler barındıran opsiyonlar içerir. Çatışmaların ve olay örgülerinin eskimemesi için Nev-i İcat kategorisi yani bir nevi “neo” form olarak adlandırılabilecek yeni oyun biçimlerinin kurulması mümkündür. Murat Palta da Karagöz Hacivat’ı dramatik bir çatıya oturtmasa da Gölge Oyunu anlatılarına neo-geleneksel bir bakış getirebilmiş, yetersiz olarak görülen Geleneksel Türk Sanatları’na çağdaş yaklaşımlar sunabilmiş. Dolayısıyla “Gods, Monsters & Men” yerli kültürümüzü harmanlamak ve yayılımcı bir fenomene dönüştürmek adına izleyicisine nitelikli bir zemin hazırlıyor.
3 Mart 2018’ kadar x-ist’te görülebilecek olan “Gods, Monsters & Men” sergisinin kültürel köprüler kurup, yeni çağrışımlar yaratmak ve de gelenekseli yeni fikirlere evriltmek konusunda ilham almak adına ziyaret edilmesi gerektiğini düşünüyorum.