03 MART, SALI, 2020

Raslantısallıkların İzinde Bir Üretim

Mesut Karakış’ın “Serial Beauty” (Seri Güzellik) adlı sergisi, 14 Mart tarihine dek Galeri 77’de ziyaret edilebiliyor. Sergi kapsamında Karakış ile sohbet ettik.

Raslantısallıkların İzinde Bir Üretim

Sevgili Mesut, Galeri 77 bünyesindeki ikinci kişisel sergin bağlamında son serinin durumunu konuşmak istiyorum. Yeni eserlerin beraberinde yeni estetik yaklaşımlar getirmiş gibi duruyor. Ön plandaki biçim ızgara şeklindeki örgüler olmuş. O hâlde resimlerindeki bu yeni geometrinin anlamıyla başlayalım istersen. Bu ızgaralar nasıl açığa çıktı?

İkinci kişisel sergimde de yanımda olduğun ve desteğin için çok teşekkür ederim. Bu serideki çalışmalarımda soyutlama yolculuğumun daha belirgin olduğunu düşünüyorum. Bu dönem işlerimde yatay ve dikey çizgileri daha sistemli, simetrik, bir bütünlük sağlayacak şekilde dengeli kullanmaya çalıştım. Tuval üzerinde birbirine paralel, birbirini kesen, farklı kalınlıklarda ve yüzeyde farklı derinliklerden geçen çizgiler sonucu ızgara formu oluştu.

Önceki işlerinde gördüğümüz lirik ve organik formlar ve kompozisyonların aksine, eserlerinde artık geometrik yapılar öne çıkıyor. Güncel eserlerinde ızgaranın kavramsal anlamı ve estetik fonksiyonu nedir?

Sanatın temelini oluşturan çizgi, sanat eserini biçimlendiren, görünür kılan, onu var eden bir elemandır. Çizgilerin biçimleri ve birbirleri ile olan ilişkileri bizde farklı etkiler yaratır. Yatay çizgilerin karakteri statik ve hareketsizliği çağrıştırırken, dikey çizgiler ise dinamiktir. Birbirini kesen, belli bir sistem ile incelip kalınlaşan çizgiler yüzeyde optik bir etki yaratır.

Kompozisyonun önemli parçalarından biri de espas, yani espas derinliğinin yanılsaması. Bu kavramı güncel eserlerin bağlamında nasıl değerlendirirsin?

Resmimde nesneleri tanımlamak üzere derinlik yanılsamaları kullanmıyorum. Sanatın temel ögelerini kullanarak, nesneleri tanımlamak yerine sanat ögelerinin bir araya gelişlerindeki karşıtlıkları kullanarak derinlik yanılsamaları elde ediyorum.

Güncel eserlerinde, ızgara kavramı kent hayatından aşina olduğumuz geometrik yapılarla ilintili gibi. Bazı eserler binaların ön cephelerine benziyor, bazılarıysa dijital matrislere. Kompozisyonlarını nasıl oluşturuyorsun?

Renkleri, bu renklerin yüzeyde bulunacağı katmanları, onları formlandıracak çizgileri bir bütün hâlinde düşünüyorum. Yâni yolculuğum renklerle oluşturduğum lekelerle başlıyor, onları yatay ve dikey çizgilerle formlandırıyorum. Her bir ızgara çerçevesine düşen sürprizler peşindeyim. Birbirine eşit ve tekrar eden ızgaralar; her bir ızgaradaki farklı görsel etkilerle bütünde izleyiciye özel bir izlenim sunar.

Sürprizlerden bahsediyorsun. Resimlerinin ne kadarı tasarlanmış, ne kadarı rastlantısal?

Her resme bir kararla başlasam da kullandığım malzemelerin değişkenleri o an resmin gidişinde etkili rol oynuyor. Havadaki nem ve ısıya bağlı boya kuruma süreleri, suyun akışkanlığı ve benim ruh hâlim. :) Bu raslantısallıklar bir sonraki resmin bilinçli uygulamalarına dönebiliyor.

Peki öncesinde skeç ya da maket yapıyor musun?

Skeç ya da maket yapmıyorum.
​Geleneksel yöntemler yerine kendi tekniğimle resim yapıyorum. Aynı anda her biri farklı boyutlarda ve aşamalarda birkaç tane resim üretiyorum. Bu aşamalar esnasında suyu kontrol edemediğim durumlarda sezgisel ve deneysel devam ediyorum. Bu her aşama aslında bana yeni keşifler ve deneyimler sunuyor ve kafamda bir sonraki resmin taslağını yapmaya başlamış oluyorum.

Fırçasız bir şekilde resim yapıyorsun. Kullandığın bu tekniği açıklayabilir misin?

Teknik olarak yeni bir resim hazırlığım önceden planladığım kompozisyon ve renk paletine göre akrilik boyayı plastik spatula yardımıyla tuval yüzeyine sıvayarak başlıyor. Kurumasını takriben tekrar tekrar (min.20-30 kat) uyguladığım her bir boya katmanı bir öncekini örtüyor. Yüzeyi örtme işlemi tamamlandıktan sonra kompozisyon planına göre yüzeyi su yardımı ile yumuşatıp, zımpara ve patine ederek eksiltiyorum. Bu eksiltme işlemi ile alt katmanların renklerini yüzeye taşıyorum. Yüzeyden derine indikçe derinden yüzeye açılan her boya katmanı yüzeyde espas, boşluk-doluluk oluşturarak bize yeni bir görünüm sunuyor. Uzaktan bakıldığında izlenen derinlik ve dokusal değerler, dokunsal yakınlıkta tuvalin düz ve pürüzsüz yüzeyi izleyicide illüzyon etkisi yaratıyor.

Her eserinde birçok renk katmanı bulunuyor. Bazıları yüzeyde duruyorlar. Bazılarıysa diğer renkli alanların altında kalmış durumda. Renklere nasıl karar veriyorsun?

Canlı, sıcak, ihtiraslı ve tutkulu renkleri seviyorum. Kimi zaman renk paletinde zıt renkleri bir araya getiriyorum. Kimi zaman da duygu yoğunluğuma bağlı olarak renkler arasında harmoni arıyorum. Bir araya geldiğinde titreşim yaratan renkler beni cezbediyor.

Hem küçük hem de büyük formatlarda çalışıyorsun. Boyut ve formata nasıl karar veriyorsun?

Dikdörtgen yüzeyleri seviyorum. Genellikle dikdörtgen yüzeyleri dikey olarak kullanıyorum. Çalışmalarımın dikey yüzeylerde bu daha izlenime uygun olduğunu düşünüyorum. Şu an ki çalışma koşullarım da daha büyük formatta çalışmaya müsait değil.

Seri yöntemiyle çalışıyorsun. Her serinin sonunda, bir bilgi neticesi ortaya çıkıyor ve sanatçı bu süreçte konsept, form ve teknik açıdan yeni sezgiler ediniyor. Şu an ki seriden edindiğin bilgi neticesi nedir sence?

Bu tekniği keşfettiğimde yaptığım ilk denemeler yatay ve dikey formlardan oluşmaktaydı. Daha sonra bu kompozisyonlar daha figüratif dallanmalara doğru devam etti. Yaklaşık iki yıllık süreçte ilk sergimdeki işlerim ortaya çıktı. İlk sergimden itibaren yatay ve dikey çizgisel kesişmeleri daha sistemli, simetrik, bir bütünlük sağlayacak şekilde dengeli ve geometrik biçimlerin optik etkilerini kuvvetlendirmeyi amaçlayarak ele aldım. Bu şekilde keyif aldığım çizgisel kesişmeleri yeni kompozisyonlara taşımaya çalıştım. Daha önce de dediğim gibi yaptığım her resim bana yeni deneyimler ve keşifler sunarak heyecanımı diri tutuyor.

O hâlde güncel işlerinin, formalist Soyut Sanat’tan ziyade Op-Art akımına daha yakın olduğunu söyleyebilir miyiz?

Evet. Formalist bir yaklaşımı benimsesem de şu an ki çalışmalarımın Op-Art akımına yakın olduğunu düşünüyorum.

Peki, Op-Art akımında önemli birer yer teşkil eden, birbiriyle ilişkili perspektif ve dinamizm kavramlarının güncel eserlerindeki anlamlarını nasıl değerlendirirsin?

Op-Art’ta genellikle geometrik çizgiler ve zıt renklerin kompozisyonuyla düz yüzeyde derinlik ve görsel algıya dayalı yanılsama amaçlanır. İşlerimin Op-Art’a yakınlığı birbirini eşit kesen yatay ve dikey çizgilerin oluşturduğu formlar ve karşıtlıklarıdır.

Çalışmalarımı Op-Art’tan ayıran en önemli özellik ise yatay ve dikey çizgilerle oluşan her bir benzer formun kendine özel leke ve renk taşımasıdır. Sürprizi tekrar eden formlarda gözün yanılsaması ile değil, katmanlar arası derinliklerde arıyorum.

Güncel resimlerinde, canlı renklerle beraber boş alanlar ve beyaz kullanımı artmış gibi duruyor. Geometrik eserlerinin birçoğunda da üst kısımlar oldukça yoğun şekilde formüle edilmiş, ancak alt kısımlar daha basit duruyor, daha az yapı ve renk gösterip daha çok beyaz bölüm içeriyor. Tüm bu boş alanlar ve beyaz güncel eserlerinde hangi rolü oynuyorlar?

Son çalışmalarımda küçük detaylardaki ince dokunuşların yanında tuvalin genelinde büyük lekelerle çarpıcı kontrastlar oluşturarak daha çekici ve daha cezbedici bir izlenim amaçladım.

0
5353
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage