PİLEVNELİ Mecidiyeköy’de açılan “Vaad Edilmemiş Topraklar” sergisiyle göç ve mültecilik konularına odaklanan Kezban Arca Batıbeki, bu konuları alışılmışın dışındaki tarzıyla ele alıyor. Dramatize etmek ve basitleştirmekten bir o kadar uzak duran sanatçı kolajlarında yeni bir dünyanın varlığını sorguluyor.
Kezban Arca Batıbeki ile yeni sergisi vesilesiyle bir araya geldik. Kadın ve popüler kültüre eğilen çalışmalarından son sergisi çerçevesinde evrilen göç ve mültecilik odağına, üretim pratiklerinden sergi hazırlık sürecine, sergi çerçevesinde hazırlanan kitaptan gelecek projelerine dek pek çok şey üzerine konuştuk.
Kadın ve popüler kültür konuları çalışmalarınızın başlıca temaları arasında yer alıyor. Göç ve mülteci konuları ise diğer değindiğiniz konular arasında. Peki son serginiz “Vaad Edilmemiş Topraklar”ın çerçevesini hangi temalar çiziyor?
Aslında bu sergiye kadar seçtiğim temalar, sizin de söylediğiniz gibi genellikle kadın öyküleri ve popüler kültür üzerineydi. Eleştirel olmakla birlikte ironik olarak da yaklaşabileceğim konulardı. PİLEVNELİ Mecidiyeköy kapsamında açtığım “Vaad Edilmemiş Topraklar” başlıklı sergimde ise bugüne kadar hiç işlemediğim farklı bir konu; güncel politikayla daha ilgili ve çok daha hüzünlü bir içerik var. Bu sergide sadece “kadın”ı değil “insan”ı anlatmak istedim.
Sergi fikri nasıl ortaya çıktı ve sergi çerçevesinde yeni üretimleriniz mi izleyiciyle buluşuyor?
Genelde önce bir tema seçer, üzerinde düşünmeye, sonra malzeme toplamaya başlarım. Sergi sonradan gelir. İki buçuk yıla yakın bir süredir bu konu üzerinde zaten çalışıyordum. Murat Pilevneli bitmiş bazı resimleri atölyemde gördü ve PİLEVNELİ Mecidiyeköy'de sergi yapmayı önerdi. Sergide 22 resim, 2 enstalasyon var. Çoğu ilk kez izleyiciyle buluşuyor.
“Vaad Edilmemiş Topraklar” adını nereden alıyor? Nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz?
Mültecilik konusu, tarih kadar eskidir. Ve ressamlar tarafından çok fazla işlenmiş bir konudur. Ama hangi konu az işlenmiştir ki? Benim amacım öncelikle bu temayı, başka sanatçılarla tekrara düşmeden, kendime özel bir resim dili oluşturarak yansıtabilmekti. Bunun için de resimlerimde ilk kez doğayı kullandım. Resim içinde resim mantığıyla yola çıkıp klasik peyzajlara kolajlarla müdahale ederek güncel bir dil yakalamayı hedefledim.
Göçü distopik bir evrende ele alıyor ve kolajlarınızda ölümsüzleştiriyorsunuz. Toplumsal ve politik bir olgu olarak göç sizi ve üretim pratiğinizi nasıl etkiliyor?
İki yıl kadar önce, atölye binamın içinde bulunduğu kilise avlusunda, mültecilerin kendi telefonlarıyla çektikleri fotoğraflar uzun bir süre sergilendi. Her gün içlerinden geçtiğim bu fotoğraflar ve haftada bir yardım amacıyla avluda kuyruk oluşturan kadın mülteciler beni çok etkiledi ve kendimi bu konu üzerine düşünürken buldum.
Göç temasındaki kolajlarınızın içinde konumlandırdığınız bir başka resim gibi görünen görüntüler daha iyi bir dünyanın simgecisi olabilir mi?
Evet, resim içinde resim mantığıyla geliştirdiğim kompozisyonların odak noktası olan, başka ressamlara ait, 60-70 yıllık hayal coğrafyaları, mültecilerin ütopik mutluluk hedeflerini simgeliyor. Ve o renkli, yaşanılası coğrafyalar, mültecilerin siyah ve beyazdan ibaret hayat yolculuklarıyla kesişiyor.
Sergi paralelinde hazırlanan bir kitap da var, bu kitapta bizi neler bekliyor biraz bahsedebilir misiniz?
Sergiler suya yazılan yazılar gibidir. Ben çok sık sergi açan biri değilim. Her sergimde farklı bir tema, bu temaya özel malzeme ve renk kullandığımdan, ancak bir kitapta toplayabildiğimde bu farklılıklar kendini gösteriyor ve kalıcı oluyor. Ayrıca bu sergideki kolajlarda kullandığım görseller için çok uğraştım, yüzlerce resim taradım. Resimlerde çok fazla anlam içeren detay var. Sergi izleyicisinin, kısıtlı zamanında tuvallerdeki tüm detayları fark etmesi çok zor ama elinde kitap olursa, rahat rahat evinde inceleyebileceğini düşündüm.
Fotoğraf, resim, yerleştirme, kolaj gibi birçok farklı disiplinde çalışmalarınız bulunuyor. Bu sergide ise kolajlarınız ağırlıkta diye düşünüyorum. Materyalleri üretim temanızla nasıl bütünleştiriyor ve kurguluyorsunuz?
Düşünme aşamasından sonra seçtiğim temaya özgün malzeme seçimiyle başlıyorum. Bu sergide gördüğünüz 60-70 yıllık eski resimleri yıllardır eşimle yurt dışı ve yurt içindeki antikacılar ve bit pazarlarından topluyorduk. Nedenini bilmeden aldığımız bu doğa resimleri sonunda tuvallerimde yerini buldu.
Gelecek projeleriniz arasında neler yer alıyor?
Annemle ilgili başladığım ve bu sergi nedeniyle üzerine fazla eğilemediğim bir seri fotoğraf üzerinde çalışıyorum. Bittiğinde toplu olarak sergilemek istiyorum.
“Vaad Edilmemiş Topraklar”, 24 Mart tarihine dek PİLEVNELİ Mecidiyeköy’de ziyaret edilebilecek.