07 TEMMUZ, SALI, 2015

Sanat Piyasalarında Kara Para

Yükselen piyasaların yeni dolar milyarderleri, sanatı finansal bir enstrüman olarak görüyor ve bu alana yüklü miktarda yatırım yapıyor. Bu noktada pek çok araştırmacı sanat piyasasının bir “kara para aklama” oyununa alet olduğu fikrinde. Bunu da kanıtlarla sunuyorlar...

Sanat Piyasalarında Kara Para

Bu sene Davos toplantılarının konularından biri “sanatta kara para”ydı. Sanat piyasasında regülasyonun gerekliliği uzun zamandır tartışılıyor. Sanat piyasasının nispeten kapalı ve opak bir piyasa olması onu, para aklama, vergi kaçırma, fiyat manipülasyonlarına ve borsalarda hukuki sonuçlara yol açabilecek “insider trading” gibi suçlara karşı son derece savunmasız bir piyasa haline getiriyor.

Bu nedenle New York Stern School’dan Nouriel Roubini, ya piyasanın kendisini regüle etmeye başlaması ya da üstten empoze edilecek bir regülasyonu kabul etmesi gerektiği noktasına vurgu yapıyor. Çünkü yukarıda bahsettiğim bu tüm zaaflar diğer finans piyasalarında suç teşkil etmekte. Zira şu an milyonlarca dolar değerinde bir eser bir noktadan diğerine yollanabilir ve bu eserin sahibi hakkında en ufak bir bilgi açıklamaya lüzum bile yoktur. 

Prof. Roubini’ye göre herhangi bir galeriye girip birkaç milyon dolarlık tabloları satın alabilirsiniz ve hiç kimse size bir şey sormaz. Özellikle günümüzde Art Basel gibi büyük çaptaki sanat fuarları, sanatı tüm dünyanın erişebileceği bir noktaya getirdi. Bir diğer nokta da dünyanın en zengin % 1’inin servetinin çok hızlı artmakta olması. Özellikle yükselen piyasaların yeni dolar milyarderleri, sanatı finansal bir enstrüman olarak görmekte ve bu alana yüklü miktarda yatırım yapmakta. Miles 2014’teki makalesinde bu konuda çok daha kötümser ve sanat piyasasının tamamının bir para aklama oyunu olduğunu iddia ediyor ve birtakım kanıtlar sunuyor. 


Picasso tablosu: Christie's, courtesy of the Estate of Pablo Picasso/Artists Rights Society (ARS), via AP)

Müzayede piyasalarıyla ilgili bir başka gelişme de, Old Masters diye tabir edilen kategorideki resimlere, arzı sınırlı olsa dahi talep düşmekte ve fiyatları rekor kırmazken, modern sanata talep artmaya devam etmekte. Francis Bacon, Three Studies of Lucian Freud (1969), Kasım 2013’te Christie's New York’da 142.4 milyon dolar gibi rekor bir fiyata satılmıştı. En son rekor, 12 Mayıs’ta 179 milyon dolara Christie’s New York’ta, Picasso’nun 14 Şubat 1955 tarihli Women of Algiers (Version O) tablosu telefonla müzayedeye katılan bir koleksiyoner tarafından satın alındı. Beklenen tahmini fiyat 140 milyon dolarken, satış fiyatı 160 milyon dolar oldu. Christie’s % 12 satış komisyonuyla beraber alıcıdan çıkan toplam fiyat, tam olarak 179.365.00 dolardı.

Francisco de Goya, Bandits attacking a coach: Date:1787 Characteristics:169 x 127 cm. 
Museum:Private Collection Copyright:(C) ARTEHISTORIA 

İsmi Gizli Tutulan Alıcı ve Satıcılar

Alıcı ve satıcının isminin gizli tutulduğu bu piyasa işlemleri başka hiçbir piyasada yok. Bu da çok farklı para aklama tekniklerinin uygulanmasına fırsat yaratıyor. O halde bu boşluk nasıl kapatılmalı? Piyasanın gizliliği yani alıcı ve satıcıların isimlerinin açıklanmaması çok eski bir alışkanlık.

Bernard Ewell’e göre müzelerden ve bazı koleksiyonlardan çalınan “old masters” eserler çoğunlukla Güney Amerika’ya kaçırılıyor. Ve genelde uyuşturucu baronlarının kara paralarını aklamak üzere kullanılıyor. Çalınan bir eserle ilgili tahmini fiyatın bir gazetede yayınlanması ise o eserin değiş tokuş fiyatını belirliyor. Yeraltı dünyası yüksek fiyatlı eserlere hep bu yüzden ilgi duyuyor. Sanat eserleri tefecilerden borçlanırken collateral olarak kullanılabiliyor. Para taşımaktan daha kolay, çünkü saklaması kolay. Satışlardaki gizlilik alanın ve satanın kimliğinin sır gibi saklanması bu para akışının kolay olmasını sağlıyor. Öyle ki, Shirley D. Sack ve Arnold K. Katzen 2003 yılında uyuşturucu ticaretiyle elde edilen para karşılığında sanat eseri satmaktan tutuklandılar. 

Çin bu konuda başı çekiyor. Çin’in 15 milyar dolar civarı büyüklüğe ulaşan sanat piyasası yasa dışı para aklamaları için epey fırsatlar yaratıyor. Fiyatların muğlaklığı, sınır dışına kolay taşınması, eserlerin gerçeklerini sahtelerinden ayırmada eksperlerin bile zaman zaman zorlanması sanatı kara para aklamada cazip bir araç haline getiriyor. Ayrıca satıcı ve alıcının isminin gizlenmesi, nakit ödemelerin de hayli olağan olması bu cazibeyi pekiştiriyor. Genelde önce eser Çin’de satın alınıyor (bir müzayededen). Daha sonra Çin dışında çok daha yüksek bir fiyata satılıyor. Ya da Çinliler çok yüksek fiyatlara eserleri bir ortakları aracılığıyla satın alıyorlar. Ortak parayı offshore bir hesaptan aldığında bir kısmını da komisyon olarak kesiyor. Çin maliye yetkililerinin gerektiğinde inceleyebileceği satın alınan eserle ilgili resmi bir evrak da üretiliyor. Bu yol genellikle antika ve eski elyazmaları konusunda tercih ediliyor.

Sanat yoluyla Çin’den kaçan sermayenin toplamını bilmek çok zor. 2002-2011 yılları arasında Çin’den çıktığı tahmin edilen para yaklaşık olarak 1.08 trilyon dolar. Oysa yasal olarak Çin’den bir kişi en fazla 50 bin dolar çıkarabilir. Aynı yıllar arasında Rusya’dan 880.96 milyar dolar, Meksika’dan 461.86 milyar dolar, Malezya’dan 370.38 milyar dolar, Hindistan’dan 343.93 milyar dolar, Suudi Arabistan’dan 266.43 milyar dolar ve Brezilya’dan da 192.69 milyar dolar çıkmıştır. 20 yükselen piyasadan bu dönem içinde çıkan kara paranın, 5.9 trilyon dolar, yani ayda ortalama 49 milyar dolar civarında olduğu tahmin edilmektedir.

Christie's ve Sotheby's müzayedelerinde ortaya çıkan astronomik fiyatların açıklaması arz darlığı ve yükselen talebi işaret ederken alıcıların bir kısmının finans kaynaklarının karanlık olabileceğini düşündürüyor. Arada çıkan bazı haberler şüphe duyulmasında haklı olunduğunu da gösteriyor. Dünyanın ünlü koleksiyoner bir ailesinin ferdi Helly Nahmad, Rus gansterleriyle sanat yoluyla kara para aklamakla suçlanmıştı. Steven Cohen (Damien Hirst’ün balinasını satın alan) ünlü bir fon yöneticisi, insider trading yaptığı gerekçesiyle 1.8 milyar dolar ceza ödemek ve koleksiyonunun 88 milyon dolarlık bir kısmını satmak zorunda kalmıştı.


Prensin ölümü

Saudi Arabia's Crown Prince Nayef bin Abdul-Aziz al Saud died in Geneva. Photograph: Fahad Shadeed/Reuters

Prens 2012 yılında Cenevre’de 78 yaşında öldü.

Sınır Depolarındaki Milyon Dolarlık Eserler

Üst düzey sanat eserleri toplamak, nakitte kalmaya eş değer hatta daha cazip ve çok iyi bir para saklama aracı. Daha önce İsviçre bankalarında yüklü miktarda hesaplar rahatça durabiliyorken yeni çıkan kanuni düzenlemelerle artık bu hesaplar yetkililerin sorgulamalarına açık olacak. Ancak hâlâ İsviçre para saklamanın en doğru adresi. İsviçre’deki sınır depolarında milyonlarca dolar değerinde eser saklanmakta ve bu depolara talep her geçen gün artıyor. Benzerlerinin Lüksemburg ve Hong Kong’da da bulunduğu bu depolarda bazı önemli eserler belki de bir daha hiç gün ışığına çıkamayacak ya da sahipleri depolarda fiyatlarının yükselmesini bekleyecek.

Söz konusu vergi cenneti depoların en ünlüleri Le Freeport’un İsviçre şubesi ve firmanın daha önceki yöneticisi Yves Bouvier bir dolandırıcılık iddiasıyla gündeme geldi. Rus koleksiyoner Dmitry Rybolovlev Bouvier’i astronomik rakamlara eser satışına aracılık etmekle suçlamıştı. Le Freeport’un en önemli müşterilerinden Nahmad ailesi de yine bir dolandırıcılık iddiasıyla gündeme geldi. Helly Nahmad’ın 20 milyon dolarlık Nazi yönetimi döneminde yağmalanan Modigliani tablosunu sakladığı iddia edildi. İddialar kanıtlanamazken bu karışık ilişkiler ağı biraz daha merak uyandırır oldu.

Uyuşturucu mafyası ve sanat piyasası arasındaki ilişkilerden biri 1999’da Fransız polisi sayesinde ortaya çıktı. Skyway International’ın bir pilotunun kullandığı bir uçak, Paris Le Bourget havaalanında durduruldu ve uçakta Suudi Prensi Kolombiya’dan getirdikleri yüksek miktarda kokainle yakalandı. 2007’de sonuçlanan davada prens 10 yıl hapse mahkum edildi ancak kayıplara karıştı. Prens Nayef Al-Shaalan Princeton mezunu, dokuz dil bilen ve sanat piyasasında oldukça aktif.

Yine aynı grup Miami’de, Francisco de Goya’nın “Bandits attacking a coach” ve Tsuguharu Foujita’nın “Buste de jeune” eserleriyle uyuşturucu ticaretiyle ilgili para trafiğini kapatmakla suçlandı. Miami’de Temmuz 2002’de açılan davada PrensNayef Al-Shaalan’ın kız arkadaşı Doris Salazar ve José Maria Clemente 20 milyon dolarlık kokain satışı ile ilgili suçlanmaktaydı. Paranın yarısının Prens Al-Shaalan’a ait olduğunu ve söz konusu tabloların uyuşturucu parasıyla takas edileceği tahmin edilmekteydi. Salazar kefaletle serbest bırakılırken Clemente, Aralık 2002’de İspanya’da yakalanıp Amerika Birleşik Devletleri’ne teslim edildi.



Le Freeportûn eskiyöneticisi Yves Bouvier

Photo: via the Rakyat Post. https://news.artnet.com/market/yves-bouvier-steps-down-at-le-freeport-287388

Bir diğer olay ise şöyle: 2007 yılında Londra’dan kalkan ve Kennedy Havaalanı’na inen uçakta 100 dolar değerinde olduğu söylenen isimsiz tablonun aslında 8 milyon değerinde ve Amerikalı sanatçı Jean-Michel Basquiat’a ait Hannibal adlı tablo olduğu, ve bunun Brezilyalı milyarder banker Edemar Cid Ferreira’ya ait olduğunu federal detektifler ortaya çıkarır. 2004’te Ferreira’nın finans imparatorluğu çökerken, arkasında 1 milyar dolar borç bırakır. Sao Paulo mahkemeleri onu 2006 yılında 21 yıl hapis cezasına çarptırır. Tutuklanmasından önce 30 milyon dolar değerinde sanat eseri Brezilya’nın dışına çıkarılmıştır bile. “Hannibal” önce 1 milyon dolara 2004’te Broadening-Info Enterprises adlı Panamalı bir şirket tarafından satın alınır. Şirket tabloyu 5 milyon dolara satmak ister ve New York’a 2007 yılında Kennedy havaalanındaki gümrük memurları tarafından el konur. Tabloyu Ferreira’nın eşi satın almıştır. Halihazırda Hannibal ile birlikte Matisse, Warhol, Rothko ve Damien Hirst’e ait 28 eser sahiplerinin mahkemelik olması sebebiyle Amerikan mahkeme depolarında tutulmakta.

Şubat 2013’ten beri Avrupa Komisyonu nakit olarak 7.500 eurodan fazla olan satışları raporlama ve şüpheli ödemeleri de özellikle dosyalama zorunluluğu getirdi. Amerika Birleşik Devletleri'nde de benzer kısıtlamalar mevcut. 10.000 dolar ve üzeri tüm işlemler rapor edilmek zorunda. Ancak sanat yoluyla para aklama bazen bankacılık sistemiyle gerçekleşse de birçoğu gümrük geçişleri ya da karayoluyla sınırı geçerek mümkün oluyor. Sanat piyasası ödemeler konusunda daha şeffaf; bu nedenle devlet ve uluslararası örgütlerin kara parayla mücadelesinde daha çok işbirliği içinde olmaya mecbur olacak gibi gözüküyor.

Kaynakça:

De Sanctis,Fausto Martin,(2013). Money Laundering Through Art, Springer Press.


Ewel, Bernard, (2014).Artful Dodgers: Fraud and Foolishness in the Art Market, Abbott Press.

http://www.businessinsider.com/nouriel-roubini-on-the-art-market-2015-5#ixzz3dzeWtHnm

http://www.theguardian.com/artanddesign/2015/may/12/pablo-picasso-work-sets-record-for-most-expensive-artwork-sold-at-auction

http://www.usatoday.com/story/money/columnist/wolff/2013/11/17/is-art-a-criminal-enterprise/3575107/

http://www.radikal.com.tr/ekonomi/mehmet_simsek_kara_para_ve_terorun_finansmaniyla_etkin_mucadele_etmemiz_lazim-1332131

http://www.nytimes.com/2013/05/13/arts/design/art-proves-attractive-refuge-for-money-launderers.html?_r=0

Mathis Miles, (2014) “I Would Like to File a Suspicious Transactions Report on the entire 20th century”, Working Paper.

0
21991
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage