Son senelerde İstanbul sokak sanatı konusunda her zamankinden daha aktif. Birçok değerli sokak sanatçımız varken bu popülarite sayesinde bazılarının ya ismi yeni duyuluyor ya da ilk defa çizimleriyle karşılaşıyoruz. Bunda Mural İstanbul'un etkisi, Kadıköy Belediyesi'nin desteği, sanatçı değişim programlarının faydası yadsınamaz.
Mural İstanbul ile Yeldeğirmeni’nde başlayan dinamizm, önce Kadıköy'e oradan da tüm İstanbul'a yayıldı. Evlerinin boyanmasını istemeyen, bu hareketlilikten rahatsız olan mahalle sakinleri artık “bizim apartmanın cephesini de boyasanıza” tekliflerinde bulunmaya başladı. Murallar kiraları arttırdı, hatta ünlü markalar mağazalarını sipariş çizimlerle donattı. Tüm bu hızlı gelişim içinde İstanbul'un dikkat çeken sokak sanatçılarından Wicx, Max, Cins, Canavar, Rad Dar'a merak ettiklerimizi sorduk.
Max
Belediyenin griye boyadığı duvarları sıkıcılıktan kurtarmak için onların üzerine çizimler yapıyorsun. Nereden çıktı bu fikir?
Evet öncelikli derdim o açıkçası. Birçok resim ya da güzellikler kapatılıyor. Ben de onları doldurmaya çalışıyorum. Tekrar kapatırlarsa tekrar dolduruyorum.
İlk başta problemim o grilikler oldu açıkçası. Bir kafede çalışıyordum zaten, Kadıköy'de oturuyorum ve yürürken dolaşırken bildiğiniz gibi her sokakta her yerde kapatılan bir duvar oluyor. Bu grilikler bana çok plastik, yapay ve rahatsız edici geliyordu. Öyle boş durmalarını istemedim ve bir şekilde değerlendirilmeleri gerektiğini düşündüm. Bu yamalama işini yapan ile beraber ortak bir çalışma gibi oluyor. İşin o esprisini de seviyorum açıkçası. Ama tabii onun dışında da bazı uygulamalarım oldu.
Ben işlerinin tekrar griye boyandığına pek rastlamadım. Acaba belediye de sevdi mi kendi salt grilikleri yerine senin çizimlerinin olmasını?
Olabilir, zaten biliyorsunuz Mural İstanbul gibi festivallere de destek veren bir yer Kadıköy. Bu konuda oldukça anlayışlılar, sadece birkaç özel mülkü ilgilendiren yerlerde kapatmalar gördüm banka önü vs gibi. Onun dışında ben bazen fark ettiklerini bile düşünmüyorum, ki tekrar kapatmalarından oldukça mutlu da oluyorum yeni bir katman açtıkları için de bazı teşekkür notları bırakıyorum. İster istemez destek oluyorlar aslında, öyle düşünüyorum.
Cins
Sokak sanatı artık sokağı aşıp galerilere ve sergilere de yansımaya başladı. Sen de bunun önemli temsilcilerinden birisin. Bu konu hakkında ne düşünüyorsun?
Bu durum aslında burası için yeni gibi görünse de özellikle Amerika'da 80'lerden beri karşılaştığımız bir durum. Kendi adıma konuşmam gerekirse üretimlerim sadece sokakla sınırlı değil, daha önce evimde şimdi ise atölyemde üretimlerime devam ediyorum. Ve bu üretimlerim sokaktaki üretimimle paralel olarak devam ediyor, yani sokağı da bir medyum olarak da kullanıyorum diyebilirim. Tabii ki izleyici ve sanatçı olarak sokağı ve galerileri kıyasladığımızda çok büyük uçurumlar fark edebiliriz. Ama sokakta üreten bir sanatçının galerilerde ve sergilerde de yer almasını çok doğal bir durum olarak görüyorum. Ve hâlâ neden böyle katı bir ayrım yapılmak isteniyor pek anlayamıyorum.
Rad Dar
Sipariş ile mural yaptırmak Türkiye ve İstanbul'da yeni yeni başlayan bir alışkanlık. Artık insanlar sokak sanatına alıştılar galiba. Boyner vitrini, Mural Festival'de boyanan binalar buna örnek olabilir. Duyduğum kadarıyla artık insanlar kendileri binaları için boyama teklifleriyle sanatçılara gidiyorlarmış. Durum gerçekten böyle mi?
Sokak sanatı Türkiye'de halen gelişmekte, bu süreçte her yıl daha da iyi eserler izlemeye başladık sokakta. Düzenlenen festival ve gösteriler izleyici kitlesinin genişlemesini sağladı. Geçtiğimiz yıllarda hem yerli hem de yabancı sanatçıların yapmış olduğu muralların çok başarılı örneklerini izledik. Bu eserlerin hem sanatçıları hem de izleyiciyi teşvik ettiğini düşünüyorum. Belediyeler ve şirketlerden sonra bireysel taleplerin gelmesi biraz da ortaya çıkan işlerdeki imgelerin gücüyle ilişkili. Reklam ya da siyah duvar yerine bize bir şeyler söylemeye çalışan cepheler daha yaşanabilir kılmıyor mu şehirleri?
Wicx
Los Angeles'ta "İnsan Olmak" isimli bir projede mural yaptın. Bize projeden biraz bahseder misin? Sana nasıl ulaştılar, süreç nasıl gelişti?
Öncelikle Los Angeles'taki projede arkadaşım Esk Reyn ile beraber bir mural yaptık. Bu bir sanatçı değişim projesiydi. İlk olarak Los Angeles'tan iki yerel sanatçı Levi Ponce ve Kristy Sandoval, Mural İstanbul kapsamında İstanbul'da ''İnsan olmak'' konulu bir mural yaptılar. Ardından Esk Reyn ile ben Los Angeles'ta yine aynı konuda bir mural gerçekleştirdik. Esk Reyn ile aktif boyadığımız bir dönemde işlerimizi görüp ilk önce Esk Reyn'e ulaştılar. Daha sonra konuşulduğunda beraber yapmamız istendi muralı, biz de kabul ettik. Konu üzerine beraber oturup birkaç taslak yaptıktan sonra muralın son haline ulaştık.
Karşılaştırmak denemez ama Türkiye'deki çalışmalarına kıyasla orada bir şeyler üretmek nasıl bir deneyimdi senin için?
Los Angeles gibi bir yerde iş üretiyor olmak tabii ki heyecan vericiydi. Türkiye'ye nazaran daha ciddi bir ilgiyle karşılaştığımızı söyleyebilirim. Bunun dışında çalışma sürecimiz hemen hemen aynıydı. İlerisi için güzel bir deneyim oldu bizim için.
Canavar
Türkiye'de özellikle İstanbul'da sokak sanatı konusunda son yıllarda gerçekleşen gelişim hakkında ne düşünüyorsun? Ünlü büyük mağazaların cephelerinin boyanması, çeşitli belediye işbirlikleri ve sanatçı değişim programları bu gelişimin en önemli örnekleri.
Sokak sanatının büyük bir kısmının piyasanın herhangi bir iş sektöründen farkı yok. Aslında kimileri için tamamen ticaret haline gelmiş durumda ve bunu “sokak sanatı” adı altında yapıyorlar. Bunu karşılık beklemeden sanatını paylaşan, hayatı renklendirdiklerini söyleyen çürümüş bir düşünceyle tamamen samimiyetsiz büyük bir kandırmacayla devam ettiriyorlar. İşleyiş, ürettiğini her kesimle paylaşmak ve bir şeyleri dönüştürmek veya değiştirmek yerine, salt reklam ve maddi hırsa dönüşmüş durumda. Bu hareket geçecektir; bu derece popüler olan şeyler herkesin bildiği gibi çabuk tüketilir ve çabuk tükenir. Demek istediğim belediye veya ünlü büyük mağzalarla çalışmak değil, çalışırken ve çalıştıktan sonraki tavır önemli.