Bu yıl yedinci kez İstanbul’u fotoğraf ile buluşturacak 212 Photography Istanbul’un hiç ara vermeden devam eden yolculuğunu, multidisipliner programını, yapay zekânın fotoğrafa etkisini ve festivale dair merak ettiklerimizi kurucu direktörü Banu Tunçağ ile konuştuk.
Yolculuğunu her yıl etki alanını biraz daha genişleterek sürdüren 212 Photography Istanbul, 28 Eylül - 13 Ekim 2024 tarihlerinde kapsamlı programı ile şehrin 30’a yakın noktasında İstanbul ile buluşacak. Yedinci yılında fotoğrafla beraber yaratıcı disiplinleri bir araya getiren festival Sebastião Salgado’dan Viviane Sassen’e, Ahmet Rüstem Ekici ve Hakan Sorar’dan Phillip Toledano’ya farklı disiplinlerde çalışan sanatçıyı ağırlayacak.
Festivalde ziyaretçiler; Sebastião Salgado’nun “Genesis” projesini, Viviane Sassen’in “Art & Fashion” başlıklı retrospektifini, Ebru Yıldız’ın küratörlüğündeki 19 sanatçının arşivlerinden oluşan “Beyond The Spotlight” sergisini, Dune Varela’nın “Antik Gelecek”, Ahmet Rüstem Ekici ve Hakan Sorar’ın “Döngüde Olan” adlı sergisini, Ali Kazma, Hung Keung ve Simeen Farhat’ın “Harflerin Biçimi, İmgenin Formu” tematik sergisi ile video sanatçısı Pascal Gaudefroy’un çalışmasını görebilecekler. Macar fotoğrafçıların “Dalgaları Aşmak” sergisi, gastronomi fotoğrafçılığı üzerine Anastasia Fainberg ve Ellen Mary Cronin’in işleri, mimari fotoğrafçılıkla ilgili Thomas Mayer, James Kerwin ve Stefano Perego’nun sergileri, yapay zekâ üzerine çalışan Phillip Toledano’nun distopik “Another America” fotoğraf serisi, yeni medya ve video sanatında ise Wang Chen’in “Synaptic Forest” ve Yang Yongliang’ın “Five Dragons” video enstalasyonları diğer projeler arasında yer alacak. Tüm bunların yanı sıra atölyeler, söyleşiler, konserler ve daha fazlası da programda yerini aldı.
212 Photography Istanbul’u uzun soluklu bir festivale dönüştüren çabayı, kesintisiz devam edebilmesini, bu yılki programın yol haritasını, fotoğrafın yapay zekâ ile temasının sonuçlarını ve daha fazlasını festivalin kurucu direktörü Banu Tunçağ’a sorduk.
Şehrin uzun soluklu uluslararası fotoğraf festivali 212 Photography Istanbul, bu yıl yedinci kez, 30 farklı noktada yeniden İstanbul ile buluşacak. Yedi yılda her yıl biraz daha büyümek, gelişerek ilerlemek ve en önemlisi bunu devam ettirebilmek nasıl bir çabanın sonucu?
İlk yılından beri 212 Photography Istanbul’un hedefi uzun soluklu bir festival olmaktı. Bunu yedinci yılımıza girerken istikrarla sürdürdüğümüz bu yolculukta başardığımızı görüyoruz. Açıkçası hiç ara vermeden yola devam etmemizin öncelikli nedenleri arasında cesur ve hızlı bir karar mekanizmamızın olmasını sayabilirim. Diğer yandan da tutkuyla ve heyecanla festivalin gerçekleşmesini sağlayan bir ekibe sahip olmamız. Tabii ki festivalin dünyasını iyi anlayıp ilk yılından itibaren bizlerle hareket eden kurum ve sponsorlarımız da bu süre içerisinde bize çok destek oldular. Hepsi bir araya geldiğinde hayallerini sınırlamayan, cesur, öncü bir festival yapmak hepimiz için kaçınılmaz bir durum oldu.
Festival bugün İstanbul’da “sürdürülebilir bir sanat ve kültür geleneği oluşturma” misyonu taşıyor. Yedi yıl önce sizi bu festivali düzenlenmeye teşvik eden nedenleri ve bugün geldiğiniz noktayı düşündüğünüzde nasıl bir yolculuktu? Bu yolculuktan neler öğrendiniz?
İstanbul’da pek çok alanda festivaller gerçekleşiyor. Sinema, dans, müzik, tiyatro sayabileceğim birkaç başlık… Fotoğraf alanında bir eksiklik vardı, elbette fotoğrafla ilgili çok önemli etkinlikler yapıldı ve ziyaretçiler tarafından bunlara sahip çıkıldı ama uzun soluklu olamadılar. 212 Photography Istanbul’un 2018’den bu yana kesintisiz olarak yoluna devam eden bir festival olması benzer çalışmalardan ayrışmasına sebep oldu. Aynı zamanda şehri kapsayan ve şehrin özgün mekânlarını da kullanarak, kapsamlı bir içerikle tüm deneyimi farklı bir noktaya taşıyan festival olmak, yaptığımız işin uluslararası alanda karşılık bulmasına, programının her yıl giderek büyümesine ve çeşitlenmesine yardımcı oldu. Paydaşlarımızın, kurumların ve sponsorların desteği elbette yadsınamaz. Yerel yönetim desteği ise bu çapta bir festival için en önemli konulardan biri. Her yıl yepyeni zorluklar karşımıza çıkıyor ama yaptığımız işin heyecanı bunları da aşmamızı sağlıyor.
Festival için şehri kapsayan ifadesi çok doğru. 212 Photography Istanbul’un şehirle kurduğu ilişkiyi nasıl tanımlarsınız? Yedi yıldır İstanbul sizi en çok hangi yönleriyle besliyor?
212 Photography Istanbul, İstanbul’un çok kültürlü atmosferinde doğan, fotoğrafı merkezine alarak yenilikçi bakış açısıyla farklı disiplinlerden yaratıcı üretimleri de dahil ettiği bir program sunan bir oluşum. Dolayısıyla bu organik ilişkiyi her anlamda bizi takip edenlere de en iyi şekilde aktarmaya çalışıyoruz. Festival programı üzerinde çalışırken mekânlarla uyumuna bakıyoruz, yeni mekânlar keşfetmeye çalışıyoruz. İstanbul çok zengin bir kültüre, tarihe ve mimariye sahip bu anlamda sonsuz bir kaynak. Biz de elimizdeki imkânlarla ziyaretçilere her sene yeni bir keşif rotası sunmaya çabalıyoruz.
Bu yıl festival multidisipliner bir program sunmaya hazırlanıyor. Şehrin farklı noktalarına yayılan sergiler bize küresel ısınmadan modaya, gastronomi fotoğrafçılığından kâğıt sanatına farklı temalar, malzemeler, disiplinler ve teknikler fotoğraf öznesine eşlik edecek. Bu yılki programı oluştururken nasıl bir araştırmanız oldu? İzleyici neler ile karşılaşacak biraz anlatabilir misiniz?
Bu sene mimari, gastronomi, ekoloji, moda, sinema, müzik öne çıkan başlıklarımız olacak. Farklı disiplinlerin fotoğrafı beslemesi, fotoğrafın da çok kapsayıcı bir alan olması, festival programını geniş bir çerçevede sunmamız için bizi teşvik ediyor. Bu sene programda en önemli çevre aktivistlerinden biri olan Sebastião Salgado’nun “Genesis” sergisi ve Instituto Terra projesi ile yer alacak. Moda tarafında ise moda fotoğrafçılığının en önemli isimlerinden Vivianne Sassen “In & Out of Fashion” sergisiyle yer alırken yine bu alanda pek çok çalışma gerçekleştirmiş Veronique Vial’in sergisini de görme imkânı bulacaksınız.
New York merkezli pek çok önemli müzik fotoğrafçısına yer verdiğimiz, Ebru Yıldız kürasyonuyla gerçekleştirdiğimiz “Behind The Spotlight” sergisi ile 70’lerden günümüze müzik dünyasının ikonik isimlerini bir araya getiriyoruz. Ahmet Rüstem Ekici ve Hakan Sorar’ın festivale özel tasarladıkları “Döngüde Olan” sergisi ise kaçırılmaması gerekenler arasında yer alıyor. Bunun yanı sıra mimari fotoğrafçılık alanında James Kerwin, Thomas Mayer, Stefano Perego gibi isimlerin yer aldığı sergilerimiz, video alanında çağdaş çalışmalara imza atan Pascal Gaudefroy, mermer üzeri baskı teknikleri ile bize farklı bir bakış açısı kazandıracak Fransız fotoğrafçı Dune Varela, iklim ve su krizini merkezine aldığımız, Macar fotoğrafçıların işlerinden oluşan “Dalgaları Aşmak” program akışımıza ait birkaç örnek olabilir. Tabii sergilerin yanı sıra konserlerimiz, dans/ performans içeriğimiz, atölye ve söyleşilerimiz, film gösterimlerimiz, buluşmalarımızla birlikte çok zengin bir program festival takipçilerini bekliyor.
Festivalde bu yıl da hem İstanbul’da görmekten mutluluk duyduğum hem de ilk kez tanışacağım pek çok sanatçı yer alıyor. Bu yılki sanatçı seçkisini oluştururken neleri öncelediniz? Bu yılın yol haritası nasıl çizildi?
Bu yılın programı 30’a yakın mekânda gerçekleşecek. Programı oluştururken elbette mekanlarla olan dil birliğini, 212 dünyasına yakın isimleri önceliklendirdik. Uzun zamandır programda yer alması için iletişimde olduğumuz Salgado ve Sassen’in sergilerine de sonunda festivalde yer verebildik.
Doğrusu paylaşıldığı günden beri en çok heyecanlandığım sergilerden biri Sebastião Salgado’nun “Genesis” projesi. Hem projeden hem de festivale nasıl dahil olduğundan bahseder misiniz?
Uzun zamandır ekibiyle iletişim hâlindeydik. Hepimizi son derece heyecanlandıran bu sergiyi Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ile Türkiye Kültür Yolu Festivali kapsamında İstanbul’a getirebildik. Bu sürecin olumlu sonuçlanmasında festivalin uluslararası alanda bilinirliğinin artmasının etkili olduğunu da söylemem lazım. Uzun süren yazışmalar ve mevcut deneyimimizin kendilerini memnun etmesinin sonucunda Sebastião Salgado’nun 245 eserlik “Genesis” sergisini görme imkânı bulacağız.
Bu yıl festivalde yine teknoloji kullanılarak, yapay zekayla üretilmiş işler yer alıyor. Bunlardan biri Phillip Toledano’nun yapay zekâyı kullanarak ürettiği distopik fotoğraf serisi “Another America” sergisi. Yapay zekâ fotoğrafın bugününü ve geleceğini nasıl etkileyecek sizce? Fotoğrafın yarattığı etkiyi yaratacak mı dünya sanat tarihinde?
Yapay zekâ, fotoğrafçılığın hem bugününü hem de geleceğini derinlemesine etkilemeye başladı. Yapay zekânın fotoğrafın özüne, yani anı yakalama ve bir hikâye anlatma yönüne katkıda bulunmasıyla birlikte, insani yaratıcılığın ve estetik algının ön planda kalmaya devam edeceğine inanıyoruz. Yani, teknolojik yenilikler insanın yerine geçmeyecek, aksine fotoğrafçılara yeni yollar açacak. Yapay zekâ ile fotoğrafçılığın daha yaratıcı, teknik açıdan daha kolay ve erişilebilir hâle geleceğini, ancak aynı zamanda “gerçeklik” kavramını yeniden tartışmamızı gerektiren bir döneme gireceğimizi düşünüyorum.
Bu yıl iki yakada, 30 farklı mekânda izleyeceğiz festivali. Festivalin mekânlarının çoğalması için nasıl bir çalışma yürütüyorsunuz? Mekân sayısının çoğalması daha fazla izleyiciye ulaşmanın yanı sıra nasıl bir katkı sağlıyor festivale?
Tek bir mekânda yapılan ve kendini aynı noktada tekrar eden bir festival olmasını istemedik. Her ne kadar birden fazla lokasyonda olmanın zorlukları tahmin edilenden daha fazla olsa da şehrin bir parçası olduğumuzu hissedeceğimiz şekilde programı kurguluyoruz. Açıkçası bu süreç bize heyecan veriyor. Bir yandan da şehrin zengin dokusunu da kullanabiliyor olmak festival deneyimini çok olumlu etkiliyor.
Mekân ile sanatçı arasındaki ilişkiden biraz bahsettiniz ancak mekânların kürasyon süreçlerini merak ediyorum? Sanatçıların çalışmalarını mekân ile ilişkilendirirken en çok nelere dikkat ediyorsunuz?
Sanatçının işlerine paralel zaman zaman mekânların mimari yapısıyla uyumlu olmasına dikkat ediyoruz, bazen de kontrast olacak işler üzerine bir kürasyon çalışıyoruz. Genel çerçeveyi her sene festival toplantılarımızda konuştuğumuz isimler üzerinden oluşturuyoruz, devamında ise fotoğraf festivalleri, galeriler ve yurt dışındaki etkinlikleri ziyaret ediyoruz ve bizleri heyecanlandıran isimler olursa yeni keşiflere odaklanıyoruz.
Uluslararası 212 Photography Istanbul Fotoğraf Yarışması’na bu yılki başvurular geçtiğimiz günlerde tamamlandı. Başvurulan fotoğraflarda en çok hangi eğilimler gözlemleniyor?
Yarışma bir tema belirlenerek yapılmadığı için seçilen işlerde tek tek çekilen fotoğraflar değil bir seri olarak başvuranlar dikkate alındı. Aynı zamanda seçimlerde teknik becerilerden ziyade fotoğrafların klişelerden uzak, yaratıcı ve yenilikçi olmaları önem kazanıyor. O nedenle bir yere odaklanan işlerden bahsetmem zor. Bu sene de her sene olduğu gibi cesur ve umut vadeden çok iyi isimlerle karşılaştık.
Son olarak yedinci yılında sizin 212 Photography Istanbul için öngörüleriniz nedir? Ve katılımcılara neler söylemek istersiniz?
Festivalin yıla yayılan bir programının olması ve bir platform hâline gelmesi en büyük hedeflerimizden biri. İstanbul sınırlarını aşan, farklı şehirler ve ülkelerde de programını deneyimleme imkânı sunan bir dünyası olmasını istiyoruz. Tüm katılımcılara keyifli ve heyecanlı bir deneyim diliyorum.
212 Photography Istanbul 2024 yılında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle Türkiye Kültür Yolu Festivali kapsamında, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın katkılarıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştirak şirketlerinden Kültür AŞ’nin iletişim ve mekân desteği ile gerçekleşiyor. JOTUN, Xiaomi, Borusan Otomotiv'in Türkiye Distribütörü olduğu BMW, PARİBU, Türk Havayolları ve Bilgili Holding’in yanı sıra Hollanda Başkonsolosluğu, Institut Français de Turquie ve Macar Kültür Merkezi destekçiler arasında yer alırken Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’ndan da ödünç eserler bulunuyor festivalde.
İstanbul’un iki yakasına yayılan festival mekânları arasında MSGSÜ Tophane-i Amire Kültür Sanat Merkezi, Galata Rum Okulu, Yapı Kredi bomontiada, Akaretler No:37-39, St. Benoît Kilisesi, 212 Studio, St. Antuan Kilisesi, Institut Français Türkiye, Taksim Sanat, Yeldeğirmeni Sanat, Moda İskelesi ve Studio Karaköy yer alacak.
212 Photography Istanbul ile ilgili ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.