21 NİSAN, CUMA, 2017

Seyretmeye Değil Yaşattırmaya Yönelik Bir Program: Nasılsın?

Mamut Art Project geçtiğimiz yıl “Performansı Farkettiniz mi?” adıyla başladığı performans serisine bu yıl “Nasılsın?” temasıyla devam ediyor. Performans serisinin küratörleri geçen sene olduğu gibi bu yıl da Simge Burhanoğlu ve Seyhan Musaoğlu olacak.

Seyretmeye Değil Yaşattırmaya Yönelik Bir Program: Nasılsın?

Performistanbul kurucusu Simge Burhanoğlu ve Space Debris kurucusu Seyhan Musaoğlu küratörlüğünde gerçekleşecek Mamut Art Project performans serisi bu sene “Nasılsın?” temasına odaklanıyor. Performansın küratörleriyle, geçtiğimiz seneyi, bu seneki temayı ve gelecek projelerini konuştuk.

Geçen yıl “Performansı Farkettiniz mi?” adıyla ilk serisi gerçekleşen Mamut Art Project Performans Programı, İstanbul fuar dinamiğine farklı bir lezzet katmıştı. Fuar izleyicisinden nasıl tepkiler almıştınız geçen yıl?

Oldukça olumluydu. Performansla ilgilenen ilgilenmeyen herkes bir şekilde dahil oldu. Ziyaretçiler, fuar içinde alışık olmadıkları, beklemedikleri değişik bir deneyim yaşadılar. Bu da bizi heyecanlandırdı ve bu sene de Mamut Art Project’te daha kapsamlı bir şekilde, performanslara ayrılan özel bir alan ile devam etmeye karar verdik. 

“Performansı Farkettiniz mi?” teması nasıl bir kurgu üzerine kuruluydu?

Aslında isminden de açıkça anlaşıldığı gibi en basit anlatımıyla performansı ‘farkettirme’ üzerine oluşturduğumuz bir temaydı. Gerçekten insanların performansları farketmeleri için.... Performansın ne kadar hayatın içinden olduğu göstermek istediğimiz performanslar gerçekleştirdik. Performanslar, fuar alanının çeşitli köşelerine yayılmış izleyicisini bekliyordu. Kısaca performans sanatının bir disiplin olarak kabul görmesi, görünürlülüğünün artması, performansçının yerinin kabullenilmesi ve en başta da performans sanatını doğru anlatabilmek adına çalıştık. Farkındalık yaratmak, performansın yerini değerini sorgulayan, doğasını anlatan bir program yaratmaktı amacımız. Performans sanatı nasıl görülüyor, nasıl izleniyor? Performansın fuardaki yeri hem somut hem anlam olarak ne durumda? Performansın değeri var mı? Bu değer nasıl ölçülüyor? Bu soruları açığa çıkarırken performans sanatının değişik yapılarını incelemek üzere bir program tasarlamıştık ve aldığımız olumlu sonuçlar da bu yolda devam etmemiz adına yardımcı oldu.

©Nazlı Erdemirel

Seri bir geleneğe dönüşmek üzere emin adımlarla yürüyor ve bu sene de “Nasılsın?” temasıyla izleyiciyle buluşuyor. Siz de küratör olarak karşımıza çıkıyorsunuz. Bu seneki performans programında bizi neler bekliyor?

Evet, gelenek çok güzel tanımlıyor. Artık Mamut Performasları Mamut Art Project’in bir parçası olsun istiyoruz. Süreklilik ve sürdürülebilirlik çok önemli. Mamut Art Project’e de bu anlamda ayrıca teşekkür ediyoruz. Umarız performans sanatı böylece artık Mamut Art Project’in çatısının altında vazgeçilmez bir disiplin olarak devam eder.

Bu seneki programda hissedip hissettirmek, yaşayıp yaşatmak ve sonunda beraberce dönüşmeyi diliyoruz. “Nasılsın” çok yaşamsal bir soru dolayısıyla bundan yola çıkarak seyretmeye değil yaşattırmaya yönelik bir program sunmaya çalıştık. Beraberce deneyimlemeye bekliyoruz. 

“Nasılsın?” sorusuna genellikle hangi cevapları verirsiniz? Bu konuda gerçeği söyleyenlerden mi yoksa her halukârda “iyiyim” diyenlerden misiniz?

Simge: Gerçeği söyleyenlerdenim, dolayısıyla ben de nasılsın sorusunu kuru kuruya sormam, çünkü her şey nasıl olduğun ile doğru orantılı ilerliyor. Halin, halimiz her yaptığımız işe yansıyor. 

Seyhan: Ben genelde olumlu olmayı tercih edenlerdenim. Pozitif olmanın pozitifliğe yol açtığına inanıyorum. Eğer şanslıysam gördüğüm kişiye “seni gördüm daha iyi oldum” diyebiliyorumdur. Talihsiz bir günümdeysem de “iyi diyelim iyi olalım” demeyi tercih ederim.

Bu temayı seçme fikri nasıl ortaya çıktı? “Nasılsın?” sorusu sizce neyi temsil ediyor?

Nasılsın? başlığı ile, basit ve günlük olarak kullandığımız bu sıradan sorunun altındakileri performans sanatıyla incelemek istedik. Performans sanatı çok güçlü bir olgu. Onun bu gücünü iyileştirici bir etki ile kullanmak, kolektif bilinç, düşünüş üzerinden işlemek istedik.

Günümüz coğrafyasında artık pozitif olmanın gitgide zorlaştığı, durağan ve hareketsiz bir dönem tehlikesi, bize pozitif olma adına ne yapabilirizi sorgulattı. Nasılsın? aslında kendimize de yöneltiğimiz bir soru. Bulunduğumuz şartlar içerisinde sürdürülebilirliğimizi nasıl sağlıyoruz ya da sağlayabiliyor muyuz, üretim sürecimizi pozitif bir olguya dönüştürerek nasıl kalıcı kılabiliriz gibi sorulardan yola çıkarak oluşturduk performansların kavramsal temasını.

©Nazlı Erdemirel

Gelen başvurular üzerinden konuşacak olursak, seçimleri gerçekleştirirken ne gibi kriterlere dikkat ediyorsunuz?

Seçim süreci gerçekten bizi çok zorladı. Performans sanatı kavramı henüz ülkemizde (şu anda var olan geçerli bir eğitim, kaynak olmadığı için de kolay kolay bir gelişme bekleyemeyiz)  daha oturmadı. Dolayısıyla açık çağrı yaptığımız zaman çok farklı alanlardan, seviyelerden başvurular aldık, hepsini bir çatı altında toplamak güçlü bir program oluşturmak kolay olmadı. 50 başvuruyu, 15 performans ile sonuçladık. Süreçte çok hassas olmaya çalıştık, iki katmanlı bir seçim gerçekleştirdik, öncelikli olarak fikirlerin ne kadar özgün ve ne kadar temaya, bir fuar alanında sergilemeye uygun olduklarına bakarak başladık, daha sonra da sanatçıları tanıyarak, beraberce karşılıklı konuşarak, ne anlatmak istediklerini, içindeki tutkularını dikkate alarak son aşamayı tamamladık. 

Bu sene hangi sanatçılarla ve nasıl projelerle karşılaşacağız biraz ipucu verebilir misiniz?

Genç sanatçılara, bu alanda yeni yeni işler üretmeye başlayan sanatçılara alan açmaya özen gösterdik. Bu sene çok çeşitli bir performans programı olacak. 15 farklı performans sunacağız ve bu performansların yapıları da, içerikleri de birbirlerinden çok farklı olacak. İpucu vermeyelim, herkesi birebir deneyimlemeye davet edelim!

©Nazlı Erdemirel

İstanbul sanat seyircisinin performans sanatı örnekleriyle tanışması çok eskilere dayanmıyor aslında. Yeni yeni alıştığımız performans programlarında doğan etkileşimleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Sanat seyircisi ile performans sanatı izleyici farklı oluyor. İnsan insana iletişim daha duygusal, yakın bir iletişim kuruluyor. Türkiye’de de gerçekten başka bir ilgi var, insanlar merak ediyor, dert ediyor. Performans sanatının bize iyi geldiğini düşünüyoruz.

Bir fuar programında böyle bir performans serisine yer vermek oldukça güzel bir başlangıç. Performans sunumları galeri ve fuarlardan çıkıp nerelere taşabilir sizce?

Fuarda yer alması performans sanatı disiplininin varlığı ve görünürlülüğü için önemli yoksa performansları birçok farklı alanlarda gerçekleştiriyoruz. Bunun hiçbir sınırı yok. Aksine zaten performanslar farklı mekanların dokularıyla birleşerek doğuyor.  

©Nazlı Erdemirel

Simge, Performistanbul performans sanatçılarının üretimlerini sergileyebileceği, danışabileceği, ne zamandır eksikliğini hissettiğimiz bir platform. Platform kurulalı bir yılı aşkın bir süre oldu, bu zaman diliminde nelerin değiştiğini gözlemledin? 

Simge: Her geçen gün böyle bir yapıya ne kadar ihtiyaç olduğunu daha çok anlıyoruz ve bunun sorumluluğu ile hareket ediyoruz. Daha bir buçuk sene oldu ama önemli iş birlikleri gerçekleştirdik 27 performans hayata geçirdik ve şu an platformun çatısı altında 10 sanatçı bulunuyor. Her bir performans bizim için yeni bir keşif oluyor, sürekli daha iyiye doğru bir dönüşüm halindeyiz. 

Geçtiğimiz haftalarda Pera Müzesi’nde küratörlüğünü gerçekleştirdiğin “Yeniden Bak” performans programı ile karşımıza çıktın. Nasıl bir deneyimdi bir müzede, eserlerin arasında yer almak? 

Simge: Dönüştürücü! Yüzyıllar arasında bir yolculuk… Günümüz ve tarihi birleştiren bir program oldu. Performistanbul ve benim için ilk müze performansıydı, bu yüzden ayrıca çok çok önemliydi. Daha da değerli olanı Pera Müzesi’nin içerisinde yaşamakta olan, var olan koleksiyonu beraberce tekrardan canlandırmak, performans sanatı disiplini ile koleksiyonlara yeniden farklı bir bakış açısı getirmekti. Performanslar müze gibi köklü yapılara başka bir enerji getiriyor, müze içerisinde de performansın enerjisi bir başka oluyor, müze performanslarına devam etmek dileğiyle. 

Ebru Sargın / Buradayım

Seyhan, galerici tarafından değerlendirecek olursan açılışlardaki performans deneyimleri sence sergi ritmini nasıl etkiliyor? 

Seyhan: Space Debris’in kurulduğu yaklaşık üç seneden beri hep “bir galeri ciddiyetinde, sanatçı insiyatifi ruhunda” olduğumuzun altını çiziyorum. Benim kişisel deneyimim de üretken bir sanat pratiğinden başladığı için mekânı yürütürken de sadece küratör ve direktör olarak değil, aynı zamanda sanatçı olmanın gerektirdiği hassasiyeti de göz önünde bulundurarak hep kolektif çalışmayı ön plana çıkararak, süregelen “white box gallery” modelinin hiyerarşisinin artık günümüz çağdaş sanat dünyasında yeterliliğini yitirdiğini ve dönüştürülerek daha hibrid ve fluid- akışkan medyumlar çerçevesi içeresinde değerlendirilmesi ve kolektif deneyim üzerinden kurulması gerektiğini vurguladım. Bu nedenle de Space Debris’e gelindiğinde bu fikrin gözlemlenip daha diyaloğa ve deneysel olanaklara açık bir mekan olarak kurgulandığının bilincine varıldığına inanıyorum. Dolaysıyla gerek bir serginin kavramsal çerçevesi içinde kurgulanan performans olsun, gerek bağımsız olarak performans sanatçılarının mekanda sundukları projeler olsun, izleyicinin önyargılarından arınmış ve mekanda deneyimledikleri olgular üzerinden diyaloglar kurabildiğini görüyorum. Kısaca daha serbest ve özgür bir alan yaratmak adına hayalini kurduğumuz yapıcı, edilgen ve olumlu ilerlememizde en önemli birincil etkenlerden biri oluyor performanslar, sanıldığının aksine yardımcı bir olgu olmaktan çıkıp. Space Debris’i kurduğum ilk andan beri performans sanatını sergilemekteki kararlığım bu yüzdendir diyebiliriz. 

Itır Demir / Zaman Tüneli

Gelecekte birlikte yer alacağınız başka projeler olacak mı?

Performistanbul ve Space Debris olarak zaten iş birliklerimiz hep devam ediyor, bu tür duygusal işlerde anlaşmak, birbirini anlamak yani uyum çok önemli dolayısıyla beraberce çalışmak bizim için büyük bir keyif.

Mamut Art Project, 26-30 Nisan 2017 tarihlerinde KüçükÇiftlik Park’ta gerçekleşecek.

0
7780
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage