1850–1950 arasında Türkiye’de yaşamış ve yaratmış 117 sanatçı kadının 232 eserinin yer aldığı, ismini Şükran Aziz’in bir eserinden alan ve bütününde kolektif bir “biz”in oluşabilme koşullarını da araştıran “Ben-Sen-Onlar: Sanatçı Kadınların Yüzyılı” adlı sergi üzerine bir yazı.
Türkiye’den nice sanatçı kadınlar geldi geçti. Bazılarının adı duyuldu, bazıları kör kuyularda sessizliğe gömüldü. Bu durum anımsandığında şu sıralarda sürmekte olan bir sergi daha da fazla anlam kazanıyor. Türk sanat ortamının değerlerine ışık tutan, 29 Mayıs 2022'ye kadar Meşher’de izleyici ile buluşacak olan “Ben-Sen-Onlar: Sanatçı Kadınların Yüzyılı” sergisinden söz ediyorum. Serginin küratörü Deniz Artun, Meşher’in küratörü Şeyda Çetin ve sergi kitabında emeği geçen Ebru Esra Satıcı’nın metinleri, yapıtların yanında yerlerini almışlar.
Çiğdem Simavi’nin destekçisi olduğu bu sergide, 1850’den günümüze sanatsal üretimlerde bulunmuş ve kaybettiğimiz sanatçı kadınlara odaklanılıyor. 117 sanatçının iki yüzü aşkın yapıtı Meşher’de üç katta ve üç ana başlık altında kurgulanmış. Meşher’in vitrininde yer alan Gencay Kasapçı’nın Noktanın Sonsuzluğu yapıtının büyütülmüş hâli ile sergi, İstiklal Caddesi’ne merhaba diyor. Renk ile yansıma ve yansıtma kavramlarını buluşturan bu yapıtın yanında Fahrelnissa Zeid’in bir o kadar renkli boya resmi konumlandırılmış.
Ben: Ağırlıklı olarak sanatçıların öz portreleri ve insan figürlerine ayrılmış olan “Ben” bölümü izleyiciye, öz portre kavramını sorgulatan bir bölüm. “Ben” dışarıya gözüken ben, bana ait olan, “kendi gözümden ben” betimlemeleri de denilebilecek bu bölümde, Belkıs Mustafa’nın deseni, Şükran Aziz’in ahşap panosu, Müreccel Küçükaksoy’un yağlıboya öz portresi, Naile Akıncı’nın öz portresi, Nevin Edhem’in pipolu maske takılmış kadın yüzü çizimi, Can Ayan’ın ikili öz portresi gibi örnekler Deniz Artun’un yorumu ile bu kata adını vermişler. Öz portre üzerine eser üretimi, bir sanatçının kendisini anlatması ve kendine bakışı göstermesi açısından seçilebilecek en etkili yol olarak görülebilir. Kendi ile baş başa kalan sanatçı, aynı Can Ayan’ın Cobalt Mavide Özportre A B diptiğindeki gibi varlığı ve yokluğu sorgulama ve sorgulatma olanağını sunmaktadır.
Şükran Aziz’in yaşayan ve yaşamayan çok sayıda farklı dillerde Ben-Sen-Onlar yazılı kavramsal yapıtı, yöntem olarak izlediği çok dilli yapısı, oluşturduğu evrensellikle Türkiye’deki toplumsal yapıya sanatçının bakışını iyi anlatmaktadır. Yıldız Moran’ın üç parçadan oluşan Norah Caussen ve Yıldız Moran’ın Yansımları isimli eseri sanatçının kendine bakışı, yansıma, yansıtma, gösterme ve görünürlük kavramlarına dikkati yoğunlaştırmaktadır. Mihri Müşfik’in yapıtı ise elinde aynasıyla oturan kısmen çıplak cariye imgesiyle, benzer sorunlara dikkati çekmektedir.
Zemin kattaki sergi mekânının mavisi de bu kattaki yapıtlardan rengini alıyor. Gerek “ben” üzerine düşünsel, gerek renk ilişkileri ile plastik açıdan tasarlanan serginin bütünlüğü, ilk kattan itibaren izleyiciye kendini olabildiğince etkili bir biçimde duyumsatıyor. “Ben” kısmı, ikinci katta yerini “Sen”e bırakıyor.
Sen: Sanatçı kadınların çevrelerinin, ayrıca bazısı anne de olan bu kadınların bakışıyla çocuk, eş ve ailelerinin tasvir edildiği kattır. Örneğin Nasip İyem’in Hamile Kadın adlı yapıtı, serginin bu kısmında bazı sanatçıların hayatlarında önemli bir yer tutan annelik olgusuna odaklanan bir yapıttır. İyem’in kırmızı kil rengindeki bu eseri, Antik Yunan’daki heykellerin belden yukarı kısımlarının çıplak, belden aşağı kısımlarının kumaşla örtülmüş yorumları gibi durmaktadır. Ayrıca “Sen” katında, daha önce pek karşımıza çıkmadığı belirtilen, Fahrelnissa Zeid’in renkli bir vitray yapıtı da sergilenmektedir. Zeid’in Anne ve Çocuk isimli bu vitrayı, Semiha Berksoy’un Benim Annem ve Ben yapıtı, Deniz Bilgin’in kağıt üzerine guaj boya ile yapılmış, anne rolüne bakışın sanat tarihi üzerinden anlatımı gibi duran Madonna ve Çocuk isimli yapıtı anne çocuk ilişkisine yanıt arayan örneklerdir. Emel Korutürk’ün Zeynep’i ise bir çocuğun betimlenmesini belgelemektedir.
Sergi afişinde yer verilen eserin sanatçısı Belkıs Mustafa’nın otuz iki sayfalık eskiz defteri de bu katta sergilenmektedir. Eskiz defterlerinden kitap kapaklarına, vitraydan, seramik ve heykele kadar çeşitli yapıtların yer aldığı sergide malzeme çeşitliliği de dikkati çekmektedir. Nevin Edhem’in mürekkep ve suluboya ile yaptığı Sayons Belles, Yıldız Moran’ın Ballerina Svetlana Kassasinova fotoğrafı ve Nasip İyem’in pişmiş toprak yapıtları bu çeşitliliği yaratmakta ve desteklemektedir.
Onlar: “Onlar” katının kurgusu, onlar kelimesinin akılda oluşturduğu çoğulcu fikri destekleyecek şekilde, bütünlükçü bir yaklaşımla ele alınmıştır. Tek tek değil, birlikte var olacak şekilde konumlandırılmış bu yapıtların sanatçı isimleri de, ayrı bir duvarda toplu hâlde gösterilmiştir. “Onlar” yüzyılın sanatçı kadınlarının yaşam alanları, doğa ve yaşanılanlardan etkilenimlerin doğurduğu bir kısım olarak görülebilir. Kadın olma, ev, iş, atölye ve toplumda yer bulma, anlaşılma ve kadının üretimi gibi pek çok düşünceyi akla getiren bu bölüm diğer iki kısmın tamamlayıcısı konumundadır.
Manzara ve ölü doğa kompozisyonların da konu edildiği bu kısım, sanatçıların gözlemledikleri, yaşadıkları mekânlar ile değer verdikleri, önemsedikleri, esinlendikleri ve gündelik yaşamda kullandıkları eşyalarla karşılaşmamızı sağlar. Hale Asaf’ın Fırçalı Ölü Doğa’sı, Füreya Koral’ın Seramik Amfora’sı, Tiraje Dikmen’in Vazodaki Çiçekler’i, Melek Celal Sofu’nun Portre isimli yağlıboyası bunlardan sadece birkaç tanesidir. Bir sergide, izleyici ile sanatçı arasında bağ kurulmasını sağlayan, sihirli de diyebileceğimiz andır bu karşılaşma. İzleyici, bu karşılaşmalar aracılığıyla sanatçının özeline tanıklık etmektedir.
Meşher’in sanatçı kadınlara odaklanan bu projesi, Linda Nochlin’in 1971 yılında yazdığı yazısındaki “Neden Hiç Büyük Kadın Sanatçı Yok?” sorusunu da akla getirir. Küratör Deniz Artun da serginin kitabındaki metninde bu noktaya değinmiştir. “Ben-Sen-Onlar: Sanatçı Kadınların Yüzyılı” sergisi bize, bizde de büyük sanatçı kadınların var olduğunu göstermektedir. Asıl üstünde durulması gereken soru, olup olmadıkları değil, yapıtlarının gösterilip gösterilmediğidir. “Ben-Sen-Onlar: Sanatçı Kadınların Yüzyılı” sergisi, bazıları bilinmeyen sanatçı kadınlarımızı ve yapıtlarını da bu önemli sergi aracılığıyla gün yüzüne çıkarıyor ve görünür kılıyor.
“Ben-Sen-Onlar: Sanatçı Kadınların Yüzyılı” sergisini 29 Mayıs 2022 tarihine kadar Meşher’de ziyaret edebilirsiniz.