Gözde Türkkan, kendi tabiri ile hayatın kendisindeki gibi ilk bakışta zıt gibi gözüken şeyleri bir arada barındıran, biraz sert, biraz sivri, baya kırılgan ve yüzleşme/yüzleştirme derdi olan projeler yürütüyor. Daha objektif bakarsak da, öznel belgesel tarzına yakın, toplumsal olarak inşa edilmiş kimlikler ve cinsiyet rollerini irdeleyen fotoğraf temelli işler üretiyor.
Gözde Türkkan’ın kimliğinde sanat da var spor da, üstelik sosyal sorumluluk da. Fotoğraf çekiyor, fotoğraf kitaplarını önemli bir iletişim aracı olarak kullanıyor.
Psikolojiyle yakından ilgili, hayatın içinde insana dair keşfettiklerini ünlü psikanalistlerin teorileri ile eşleştirip fotoğraflarına kimi zaman kasten, kimi zamansa fark etmeden yansıtıyor. Sanatına ve hayatına işlemiş analitik dürtü, karşısındakini anlamak için kendini fazlasıyla onun yerine koymasına sebep oluyor. 2011 yılında gerçekleştirdiği “Full Contact” serisi için Güneydoğu Asya bölgesinde bedenleri üzerinden para kazanan kadın ve erkekleri fotoğraflarken, fotoğrafladıkları ile arasındaki mesafeyi azaltmak için seriye kendisinin de dansçı gibi poz verdiği bir otoportre ekliyor. Bu seride, go-go dansçıları, konsomatrisler, ücretli sevgililikler ile çocuk yaştan itibaren eğitilip bedenleri ehlileştirilen Muay Thai dövüşçülerinin yaşam gelenekleri arasındaki benzerlik, ortak geçim kaynağı olan "beden"e işaret ediyor. Muay Thai zaten Gözde’nin de uğraşları arasında, bir dansçı olarak poz vermek ise onu hem kendisine hem de bu süre boyunca tanıştığı kişilere yakınlaştırıyor.
2013’teki “Dövüş-Kaç-Donakal” adlı sergisinde ise dövüş sporlarıyla uğraşan kişilerin kimlik rollerinin nasıl etkilendiğini inceliyor. Fotoğrafladığı kişileri üç yaş kategorisine ayırıyor: Çocuk, genç ve yetişkin. Burada insanların korkularıyla baş edebilmeleri, kırılganlıklarını sert bir görüntü altında saklamaları, acı çekmeyi göze alarak kendilerini koruma güdüleri, hem kendileri hem de ötekiyle yüzleşmeleri gibi zor sosyo-psikolojik durumları ele alıyor.
2013’teki üçüncü solo sergisinden sonra aktif üretime biraz ara verip geri bakma, sorgulama ve nihayetinde yenilenme ihtiyacı duydu. O zamandan beri Amsterdam’daki Unseen fuarında, İstanbul Modern koleksiyonundan bir seçki dahilinde İsveç’te Landskrona Fotoğraf Festivali’nde, SALT’ta ve Contemporary İstanbul’da işleri sergilendi. Şu anda ise 25 Aralık’ta Empire Galeri’de açılacak “Wish Tree” başlıklı dördüncü kişisel sergisine hazırlanıyor. Üç farklı seriden oluşan “Wish Tree” Türkkan’ın bugüne kadar ortaya çıkmış farklı üsluplarını bir araya getiriyor. Sokak fotoğrafları, toplumsal kinaye içeren kurgu sahneler ve tabii ki otoportreler bizi bekliyor.
Fotoğraf üretimi dışında Tayland boksu dersleri veriyor. Yer aldığı başlıca spor projeleri arasında ise online spor salonu start-up’ı Gymanya ve Türkiye’de hassas ve ihtiyaç sahibi topluluklara yönelik sportif ve bedensel aktiviteler sunacak olan BoMoVu adlı bir sivil inisiyatif var.