TEFAF olarak bilinen Avrupa Güzel Sanatlar Fuarı (The European Fine Art Fair), 32. yılında Hollanda’nın önemli kongre merkezlerinden MECC Maastricht’te ağırlandı. Her yıl olduğu gibi bu yıl da pek çok antika eşya, mücevher ve old master esere ev sahipliği yapan TEFAF, uzun yıllar beraber ilerlediği kemikleşmiş koleksiyoner kitlesi için modern ve çağdaş sanat seçkisinde genişlemeye gitti.
Sanat ve antika eşya alanında uzmanlaşmış 21 ülkeden 279 katılımcıya ev sahipliği yapan, 16 Mart’ta kapılarını aralayan ve 24 Mart’a dek ziyarete açık olan TEFAF Maastricht, sanat tarihine mâl olan pek çok eseri genişleyen seçkisinde alıcısıyla buluşturdu. Gizli koleksiyonlara taşınan TEFAF Maastricht’in en gözde 7 parçasını ele alan Artsy listesini Artful Living olarak sizler için çevirdik.
Kraliçe Joséphine’in İsveç İncili Elmas Kolyesi
19. yüzyılda Napoleon Bonaparte'nin eşi ve aynı zamanda dönemin İsveç ile Norveç kraliçesi olan Joséphine de Beauharnais’e ait kolye, TEFAF Maastricht’te meraklılarıyla buluştu. Old Bond Street’in mücevheratta akla gelen ismi Symbolic & Chase’in TEFAF’a kazandırdığı çift sıralı kolye, çeşitli nedenlerden ötürü günümüzde üretilemeyen doğal inciler ile minik elmas tanelerinin birleşiminden oluşuyor. Bazı taşları gözyaşı damlasına benzeyen kolyenin Joséphine’in solmayan güzelliğini ve eşsiz gücünü simgelediği söyleniyor. Üstelik, kraliçenin pek çok portresinde de İsveç incili kolyeyi görmek mümkün. Sanat tarihçisi Diana Scarisbrick tarafından kaleme alınan 2014 Sotheby’s kataloğundaki yazıda sıradan bir parlamanın çok ötesindeki taşlarıyla kolyenin yarattığı parıltıların, kraliçeyi ölümsüzlüğe taşıyan görkemli bir azameti olduğundan söz ediliyor.
Barry X Ball, Sleeping Hermaphrodite, (2008–17)
TEFAF Maastricht’in en rağbet gören işlerinden birisi de sanat tarihine mâl olmuş ikonik heykelleri, 3 boyutlu yazıcılarla yeniden üreten Barry X Ball’ın “Masterpieces” serisinden Sleeping Hermaphrodite olarak karşımıza çıkıyor. Louvre’un en meşhur helenistik heykeli Sleeping Hermaphrodite’in Fergus McCaffrey tarafından temsil edilen Ball versiyonu yarı şeffaf ve pembe renkli İran akiğinden üretilirken, Bernini’ye ait orijinal versiyona saygılı bir yaklaşım söz konusu. Orijinal heykel fotoğrafları 3 boyutlu yazıcılarda yüzlerce kez tarandıktan sonra elde edilen görüntüler, yüzeyleri şekillendirmek için CNC tekniği kullanan Ball tarafından heykel formuna dönüştürülüp son olarak manuel biçimde cilalanıyor. Kimilerine göre ilk bakışta ucuz bir numara olarak görülebilecek Ball’ın çalışmaları, sanat tarihinde süre gelen orijinallik ve mükemmellik tartışmasına yeni bir soluk getiriyor. Sanatçı, Sleeping Hermaphrodite’i TEFAF için ödünç verirken aynı teknikle ürettiği Envy (2008–19) ve Purity (2008–18) isimli yapıtları ise 425 bin dolara yeni sahiplerini bekliyor.
Atwonzen / Magnificient Beaded Head, Dschang Bölgesi, Kamerun, (1700–1800)
Primitif dönem eserleri üzerine uzmanlaşan Brüksel asıllı sanat simsarı Martin Doustar, oldukça nadir görülen rengârenk işlemelerle süslenmiş Atwonzen maskesiyle bu yıl TEFAF Maastricht’te yer aldı. Kamerun’dan gelen boncuklarla süslü bu Atwonzen, Bamileke kültürüne ait olduğu düşünülen dünya üzerindeki 7 maskeden biri. Geriye kalanlar ise De Menil ve Musée du Quai Branly Koleksiyonu ile gizli tutulan özel seçkilerde bulunuyor. Deniz kabukları ve cam boncuklarla bezeli bu özel maskeyi TEFAF Maastricht’e kazandıran kişi ise 20. yüzyılın en ünlü primitif sanat koleksiyoneri Bill Ziff. “Ölümün çarpıcı ifadesi” olarak da bilinen maske türünün en iyi örneği olarak görülürken, kendisi için 180 bin dolar ödeyecek yeni koleksiyonerini bekledi. Dönemin hükümdarları için özel olarak tasarlanan maskenin en ünlü kraliyet sanatçıları tarafından yapıldığı biliniyor.
Kees van Dongen, Plumes Blanches, (1910–12)
Henri Matisse ve Ernst Ludwig Kirchner gibi sanat tarihine damga vuran sanatçıların uzun yıllar gölgesinde kalmış Kees van Dongen, TEFAF Maastricht’te Dickinson Galeri’nin temsil ettiği iki eseriyle karşımıza çıktı. Güçlü fırça darbeleriyle resmedilmiş Nu fauve a la jarretière rouge (1905–07), pembe duvarlı yeşil bir koltukta uzanmış, sırtı ve yüzünün bir kısmı izleyiciye dönük gösterişli bir kadını tasvir ederken, seçkideki Plumes Blanches (1910–12) adlı diğer eserde ise modelin kim olduğu bilinmezliğini koruyor. Dönemin üst sınıf kadınlarında görülen duygusal olarak karmaşık ancak son derece modern figürlerden izler taşıyan kadının ten rengi nedeniyle Kuzey Afrika’dan geldiği düşünülüyor. Şapkasındaki büyük tüylü detaylar kraliyet ailesi ile ilişkilendirilirken, tüm gizemli aurası ve gösterişli takıları ile bu kadına ait portrenin değeri 6,5 milyon dolar.
Wall Hanging, Meksika, (18.yy’ın birinci yarısı)
Latin Amerikalı sanat simsarı Eguiguren, antika gümüşlerini sergilediği TEFAF Maastricht’in arka bölümlerinde sıra dışı güzelliğiyle dikkat çeken nakışlı duvar halısına da yer verdi. Kıvrımlı gümüş tellerin ipek üzerine işlendiği arka fonun yansıttığı ışık huzmeleri göz alıcı bir parlaklığa sahipken, dönemin Hindistan’dan ithâl edilen kumaş motifleri ile Rokoko stili çiçeklerinden de izler taşıyor. Avrupa’nın sömürgecilik yıllarında tanıştığı farklı kültürel ögelere dikkat çeken duvar halısı, dönemin yüksek rütbeli piskoposlarına ait olduğu düşünülen birtakım desenler de içeriyor. Eguiguren halının 18. yüzyıl sonlarına doğru yapıldığını iddia ederken, TEFFAF komisyonu ise aynı yüzyılın ilk yarısında üretildiğine inanıyor. Eserin tahmini değeri ise 340 bin dolar.
Josef Hoffmann, Cradle, (1907–08)
TEFAF Maastricht’e Viyana’dan katılan Bel Etage Galeri, Josef Hoffmann tasarımı bir beşiği de fuar alanında sergiledi. TEFAF’ın en ilgi gören parçalarından biri olan özel tasarım beşik kayın kestanesinden yapılırken, oldukça sade görünümü ve sahip olduğu mükemmel denge ile pek çok koleksiyonerin listesine girmiş durumda. Tasarımda fonksiyonelliği öne çıkarırken estetik yönüyle de dikkat çeken Hoffmann’ın beşiği, 147 bin dolara görücüye çıktı.
The Anna Maria Trip Dolls’ House, (1750–60)
18. yüzyıl ortalarında özellikle Hollanda’da popüler olan oyuncak ev akımı, bu yıl TEFAF Maastricht’te sergilenen The Anna Maria Trip Dolls’ House ile pek çok izleyicinin ilgisini çekiyor. O dönemler Wünderkammer olarak bilinen evler, yüksek ekonomik gelire sahip ailelerin partilerinde misafirlerine gösterdiği, ev sahibinin ise estetik beğenilerini yansıtan önemli sembollerden biriydi. Dönemin popüler dekorasyonlarında görülen Çin kültürü esintileri taşıyan oyuncak evde, kaşmir kaplı mobilyalardan yağlı boya tablolara kadar pek çok ilginç detaya rastlamak mümkün. İsmi henüz açıklanmayan bir kurumun koleksiyonuna giden oyuncak evin, ilerleyen zamanlarda ise Hollanda’daki bir müzede sergilenmesi planlanıyor.
İçerik kaynağı için tıklayınız.
Çeviri: Özüm Ceren İlhan