Sanatçı Furkan Öztekin’in, 2021 yılında vefat eden aktivist sanatçı Ceyhan Fırat’ın arşivini yeniden yorumladığı; kolaj, fotoğraf, video ve yerleştirme gibi birbirinden farklı mecraları deneyimlediği “Bekle Beni (Aynı Gökyüzünde)” başlıklı sergisi üzerine bir yazı.
İçinde doğup büyüdüğümüz yaşam alanı dil aracılığıyla bize ne sunar? Bu dilin ördüğü sosyal ve kültürel anlam ağlarına göre dünya algımız nasıl oluşur? Şefkat dili, şiddet dili, baskıcı dil arasında bir yerlerde bir yandan ben dilini diğer yandan biz dilini oluşturma arayışına girebiliriz. Kolektif düşünmeyi merkeze alan sanatçı Furkan Öztekin, arşivleri karıştırıp, üst üste koyup, bireysel hafızanın fotoğraflar üzerinden okunduğu, bir başka öznenin yolculuğunu kendi yaşam öyküsüyle kesiştirmenin-kaynaştırmanın dilini arayan işler sunuyor. 2021 yılında vefat eden aktivist/sanatçı Ceyhan Fırat ile 2019 yılında başlayan iş birliklerine ışık tutan Furkan’ın işleri, yâd etmenin yanı sıra bu ortak dayanışma dilini canlı tutmak ve yeniden kurgulamak üzerine. Maruz kaldığı baskıcı dil çevresinde geçen bir çocukluk (1) ve ardından ışıldayıp parlayan bir dolu an, yazılarıyla mücadele dilini ortaya koyan ve göç etmeye maruz kalan bir yaşam öyküsü küçük bir sergi alanından dolup taşan kolektif bir duygulanıma davet ediyor.
Ankara’da yakın zamanda hayata geçirilen bağımsız sergi ve paylaşım platformu NUE Galeri, 21 Ocak -12 Mart tarihleri arasında Furkan’ın “Bekle Beni (Aynı Gökyüzünde)” başlıklı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Serginin Ankara’daki izleyicilerle buluşması ise oldukça anlamlı. Ceyhan’ın aniden aramızdan ayrıldığını öğrendikten sonra Ankara’da bir fotoğraf stüdyosunda Ceyhan’ın çekilen bir fotoğrafı üzerine Furkan’ın hüzünlü düşüncelere kapıldığını sergiye eşlik eden mektupta okuyoruz. Bu fotoğraf üzerine hissettikleriyle oluşan kıvılcımla 8. Çanakkale Bienali’ne davet edilen Furkan, Ceyhan’ın fotoğraf ve metin arşiviyle çalışmaya yöneliyor. Sanatçının kolaj, fotoğraf, video ve yerleştirmelerine yer verilen serginin çıkış noktası Ceyhan’ın biriktirdiği gökyüzü fotoğrafları. Sergi metninde yer aldığı üzere bu arşiv çalışmasıyla kişisel arşivler sanatsal araştırma ve üretimin bir parçası olabilir mi? sorusu izleyiciye yöneltiliyor.
Furkan, işlerinde kavramsal anlamıyla bir araç olarak kullandığı kâğıtla kurduğu ilişkiyi bizlerle paylaşıyor. Furkan bir arayışın peşine düştüğünü daha ilk karşılaşmada sergi alanının girişine yerleştirdiği Yepyeni Gözler serisinden defteriyle deneyimletiyor. İzleyicinin sayfaları çevirmeye davet edildiği bu defter Furkan’ın renk arayışını gösteriyor. Ceyhan’ın Bacak Böcek Oyunu (1996) adlı otobiyografik kitabında evin penceresinden dışarıya baktığında gökyüzünün rengini pejmürde bir pembeye benzetmesi üzerine Furkan bu pejmürde pembeyi düşlemekle kalmıyor bu pembenin peşine düşüyor. Pejmürde bir pembe arayışında, mürekkep, kömür, akrilik boyadan oluşan karışımlarla boyanın pigmentleri üzerine bir oyun gibi ele aldığı çalışmasında kâğıdın yüzeyinde tesadüfi lekelere yol açıyor. Furkan’ın bu deneysel arayışında karşılığını bulan bir malzeme olarak yazı ve dile gönderme yapan mürekkep, Ceyhan’ın arşivine tanıklık etmesi yönünden de anlamlı olduğunu hissettiriyor. Kâğıdın yüzeyinde, kadercilikten uzak, istemli ancak rastlantısal oluşan lekeler topoğrafik bir görüntüye yol açıyor. Tıpkı “Aynı gökyüzü” düşüncesinde olduğu gibi oluşan bu topoğrafik görüntü Ceyhan ile ortak bir dilin de arayışı olarak beliriveriyor. Pejmürde kıvamını ararken bu lekeselliğin ortak dil arayışında birleştiği noktada Foucault’nun dilin yoğunluğundaki sevdiğim tanımındaki gibi adeta yamaçları, yokuşları, inişleri olan bir yol ortaya çıkıyor. Kimlik, göç ve sürgünün izinde zorlu bir yol bu.
Ceyhan’ın yerinde konumlanan izleyici, uzun yıllar yaşadığı İsviçre Lozan’daki evinin balkonundan görünen manzarasının seyrine parça parça dalıyor. Bu sergide Ceyhan’ın yaşamından kesitlere tanıklık ettiğimiz, bireysel ve özel bir mekân olarak karşımıza çıkan “evin balkonu” ve buradan izlediğimiz görüntü Furkan’ın ürettiği kolaj işlerinde kolektif bir paylaşım alanının yansımalarına dönüşüyor. Bu kolaj çalışmalarıyla Furkan, uzakta ama yan yana var olabilmeyi, birlikte düşünebilmeyi ve bütüncül ifade biçimine güçlü bir yorum getiriyor. Ceyhan’ın queer sanat üretiminde kolektif düşünme gereksinimi Furkan’ın işleriyle aynı ruhun devamlılığına tanıklık ediyoruz.
Bir Parsel Gökyüzüymüşüm, Hepsi Bu işinde yer değiştirmenin, sürgünün “dağılma” ve “paramparça” olma hâlini hissettiriyor. Bir puzzle gibi dağılmış parçaları bir araya getirmeyi bekleyen gözlerim sergi alanının diğer ucunda yan yana ve üst üste dizilen diğer parçaların arayışına giriyor. Furkan, sergisinin temelini oluşturan bu arayışın içinde sergi alanında yeni bir arayış doğuruyor. Duyguların katmanlı tasvir edilişi gibi bir bütünlüğe gönderme yapan bu işlerini sergileme biçimi açısından anlamlı buldum. “Bir Parsel Gökyüzüymüşüm, Hepsi Bu” sözünü gökyüzü fotoğraflarından birine Ceyhan’ın iliştirdiği nottan ilham alan Furkan aynı gökyüzü üzerine kolajlar üreterek ufuk çizgisini aşan yatay siyah bir çizgi çiziyor. Siyah çizginin Ceyhan’ı temsil etmesi siyah mürekkeple buluşan işleriyle bir devamlılık gösteriyor.
Atölyede üretim yapıp yalnızca sergilemenin ötesinde, Furkan’ın arşivleme ve araştırma süreçlerine ilişkin yazılarını da izleyiciyle buluşturması sergiyi yaşayan ve nefes alan bir mekâna dönüştürüp güçlü bir kurgu hissi veriyor. Üretimindeki arşiv araştırmalarında nostaljik bir bakışa yer vermektense yalnızca geçmişi değil günceli de sorgulamaya yönelten, sakin bir sergi alanında direnci bağıra bağıra dile getiren güçlü bir duruş hâkim. Şiirleri ve yazılarıyla LGBTİ+ direnç dilini içeren bir arşivin parça parça kurgulanışı, mürekkebin yüzeyde dağılışı, yazının ve dilin tezahürü daha konuşulacak çok söz ve yazılacak çok sözcüğün dirençli bir anlatısını aklıma düşen şu sözle bitirelim: “Bir sanat eseri tıka basa doludur, oraya buraya saçılır, kafayı bulur, bütün gece başınızda oturur ve perdeleri kapatmayı unutur, gözyaşlarınızı kurutur, arkadaşınızdır o, size bir maske, bir farklılık, bir eda sunar.” (2)
Furkan Öztekin’in “Bekle Beni (Aynı Gökyüzünde)” başlıklı sergisini 12 Mart 2023 tarihine kadar Ankara’da yer alan NUE Galeri’de ziyaret edebilirsiniz.
1. Furkan Öztekin, Yol Üstünde, Yağmur Altında: Ceyhan Fırat’ın Bacak Böcek Oyunu Trans Çalışmaları, Kaos Queer+ sayı 10, 2021
2. Jeanette Winterson, Sanat Başkaldırır, Çev. Zeynep Baransel, Sel, 2016, s. 73.