10 NİSAN, CUMA, 2015

“Ya şimdi ya da hiç!” Berlin’de Penceresinden Girilen Bir Sanat Mekânı

NuN, Berlin’deki ticari olmayan sanat mekânları arasında belki de en heyecan verici ve ilginç olanı. Mekân, Marie Graftieaux ve Pierre-Etienne Morelle’in evlerinin arka odasında yer almakta. Çift, Neukölln’deki giriş katındaki evlerinin bir odasını belirli aralıklarla bir sergi mekânı olarak kullanmaktalar. Mekâna girmek için penceresinin önüne dayanmış olan merdiven, buranın en önemli karakteristiklerinden biri. Marie Graftieaux ile mekânla iligli meraklarımız hakkında görüştük.

“Ya şimdi ya da hiç!” Berlin’de Penceresinden Girilen Bir Sanat Mekânı

Bu fikir aklına nerden geldi? Hep hayalini kurduğun bir şey miydi?

Proje erkek arkaşımın ve benim ortak fikrimiz olarak ortaya çıktı. Zaten bir süredir çok da kullanmadığımız bu odada sergiler organize etmeyi düşünüyordum, ama eve bir sürü insanın girmesini de istemiyordum. Derken erkek arkadaşım bu harika merdiven fikriyle geldi, böylece ziyaretçilerin evin içinden geçmesine gerek kalmayacaktı. Özel hayatımız da korunmuş olacaktı. Bu fikir ortaya çıktıktan kısa bir süre sonra da konu üzerinde çalışmaya başladık. 2012 yazı sergi fikirleri üretmekle geçti, ilk sergimiz de Aralık 2012’nin ortasında oldu.

NuN ne anlama geliyor?

Almanca’da “şimdi” demek. Her şeyden önce kısa bir isim olsun istedik, şöyle hatırlaması kolay… Bu arada kelimenin hem baştan, hem de sondan aynı şekilde okunuyor olmasını da sevdik. Ve tabii ki sergiler sadece çok kısa bir süreliğine olduğu için “şimdi” fikri de sergi konseptimize çok uyuyor. “Ya şimdi ya da hiç” gibi…

Doğru, neden sergiler sadece bir günlük?

Tek günlük sergiler Berlin’deki proje mekânlarında çok yaygın, zaten insanlar çoğu mekâna sadece açılış gününde gidiyor. Tabii bu, sosyalleşme istekleriyle de ilintili. Nun bu formatı takip ediyor. Ama tabii ki, kişisel bir ev olduğu ve bizim de hem zamanımız hem de kapasitemiz yeterli olmadığından mekânı bir akşamdan fazla açık tutamıyoruz. 

Reijiro Wada sergisinden görüntü Foto: NuN

Mekânın ilk açılışı hangi sergi ile oldu?

Florian Neufeldt’le oldu. Serginin ismi “Zwischen den Türen” (Kapıların Arasında)’ydı.

Florian Neufeldt’i seçmenizin özel bir sebebi var mıydı? Bazı mekânlar ve sanat kurumları ilk sergiyi mekânın tavrı ve izleyeceği program hakkında bir beyanat, açıklama gibi görürler…

Doğrusu böyle bir şey düşünmedik.

Her zaman NuN’un açılışlarında beni meraklandıran ilginç bir kalabalık var. Hani, bir sergiyi pencereden girerek izlemek istiyor, kimler geliyor, ziyaretçi kitleniz kim?

Genelde bizim kendi tanıdıklarımız, arkadaşlarımız, sanatçılar, küratörler, diğer mekânların direktörleri, bunun yanı sıra beraber çalıştığımızi sanatçının kendi tanıdıkları ve ayrıca sanatçı ile ilgilenen küratörler, çeşitli galerilerin çalışanları… Ancak mahalleden katılım buna oranla çok çok az. Bu belki de normal, çünkü mekâna dikkat çekebilecek bir ‘reklam’ girişimimiz yok civarda. Mesela mekânda sergi olmadığında dışarıya mekânın varlığına dair bir tabela falan koymuyoruz, dolayısıyla ancak çok yakın komşularımız mekândan haberdar. Amacımız gizli saklı falan olmak değil, ama bir şekilde fazla ‘reklam’ yapmaya ihtiyaç duymyoruz.

NuN’ın küratöryel çizgisi nedir? Ya da hiç oldu mu, olduysa da zaman içinde kendi kendine mi oluştu? Mekâna özel yapılmış işler göstermek bir koşul mu mesela? 

Hayır değil. Çizgimiz bir seferde bir ya da iki sanatçı göstermek üzerine kurulu, daha fazla değil. Biz onlara bir ‘carte blanche’ veriyoruz, yani göstermek istedikleri şeyde tamamen özgürler. Onlardan odanın karakteristiklerine yakın olmalarını istiyoruz: Birinin evi, küçük bir beyaz küp, bir akşamlık sergi gibi… Sanatçıları neye göre davet ediyoruz diye sorarsan, aslında bu biraz da zevke bağlı… Genelde ilgimiz enstelasyonlara, heykellere ve post kavramsal sanatçılara yönelik. 

Peki hangi noktada bu sergi bu mekânda iyi işliyor diyebilirsin?

Mekânda gösterilen işler yeteri kadar alana sahip olduğunda. Bu bir denge konusu, boş alan çok fazla olmamalı, ama az da olmamalı. Sanaçıların önerdiği işler ziyaretçinin bakış açısını dikkate alındığında hoşumuza gidiyor; yani merdivenden bir kaç adım çıkıp, merdivenin tepesine geldiğinde ve bu küçük sergi mekânını genel bir görüş alanı ile görebildiğinde ve daha sonra da içeri doğru inen merdivenlerden mekâna girdiklerinde…

Copyright "Ein Monat 31 Portraits / http://ein-monat-31-portraits.tumblr.com” Foto: Jeremie Gerhardt

Peki, başka bir direkt soru… Acaba evinizde bir ‘beyaz küp’ saklıyor olabilir misiniz?

Evet, böyle diyebiliriz. 

Bu ‘beyaz küp’ü göz önüne aldığımızda… Merdivenlerin bu mekânı içten dışarıya doğru bağlıyor olduğunu var sayabilir miyiz? Yani, bu ikisini bağlamak gibi bilinçli bir maksadınız var mı? Bir de, merdivenlerin kullanılma biçiminin ziyaretçi kitlenizin tipolojisi üzerinde bir etkisi olduğunu düşünüyor musun?

Evet, bahsettiğim gibi merdivenler ziyaretçilerin sergiyi keşfetme biçimi üzerinde önemli bir rol oynuyor. Ama çok da içeriyi ve dışarıyı ilişkilendirme yönünde değil, ama yine de algıyı şekillendiren zorunlu bir yol… Merdivenin etkisi konusunda ise, hayır öyle bir etkisi olduğunu düşünmüyorum. Normal bir kapımız olsa daha çok izleyicimiz olurdu, buna hiç şüphem yok. Ama biz şu anki kitlemizden çok memnunuz ve içeriye elimizden geldiği kadar çok insan sokmaya çalışmak gibi bir amacımıza da zaten olmadı. 

Belki biraz da çok fazla sayıda sanatçıyı aynı sergide mekâna almak istememek gibi. Peki NuN’un gelişiminde önemli etkisi olan sanatçılar var mıydı?

Bütün davet ettiğimız sanatçılar farklı şekillerde önemliydiler ve farklı etkilerle, yeni fikirlerle mekâna katkıda bulundular.

Diğer merak ettiğim bir konu, mekân kendini nasıl sürdürebilir kılıyor? Sponsorlarınız var mi? Bir yerlerden fon alıyor musunuz?

Sponsorumuz yok, aldığımız fonlar da yok. Ama mekân bizim evimizde olduğu için ekstradan bir kira da yok. Kendi yatırımımız ve açılıştaki içki satışlarından oluşan, sanatçılara sadece flyer, işlerin mekâna taşınabilmesi ve bazen de yeni iş üretimleri için verebildiğimiz küçük bir bütçemiz var.

NuN’u bir laboratuvar olarak mı yoksa daha çok bir müze vitrini olarak mı görüyorsun? Ama hafif salaş -ve belki de biraz punk- bir mahalle olan Neukölln’deki bir vitrin mi mesela…

Kesinlikle bir laboratuvar… Burası sanatçılar ve yeni ürettikleri işler açısından biraz test gibi olduğu için bir laboratuvara benzetilebilir. İşlerin bazıları atölyelerinden ilk defa çıkıp buraya geliyor ve ilk defa izleyicinin karşısında yer alıyorlar. Ayrıca sanatçı için işlerin florasan ışıklar altında ve düzgün duvarlar önünde nasıl göründüğünü anlamaları için de bir test bu. 

Aileye yeni minik bir üye daha katılıyor. Bu yeni üye hem fiziksel hem de zihinsel olarak NuN’ın mekânını mı alacak? Yoksa fırsat bu fırsat deyip daha başka, daha geniş ve farklı bir mahallede bir mekâna mı geçeceksiniz?

Yeni doğacak olan çocuğumuzun bir odası olacak, ama NuN’ın içinde değil. Bebeğimizle ve NuN arasında nasıl bir ilişki kuracağımız tamamen ne kadar zamanımızın olacağına bağlı. Ama amacımız kesinlikle sıkılana dek NuN’ı devam ettirmek. Ve hayır, NuN başka hiçbir yere taşınmayacak. Eğer bir gün burada sergi yapmaktan vazgeçersek, NuN bir arşiv ve sanatçılar da bu şahane serüvenin birer parçaları olarak kalacaklar. 

0
5794
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage