Yeni nesil sanat ve tasarım platformu Mercado'nun iklim krizi karşısında kentsel tarım önerisini odağına alan “Original by Nature” adlı sergisi hakkında Yağız Genç ve Tuna Mert Topuz ile konuştuk.
İlhamını sudan alan yaşayan bir sanat eseri olan “Original by Nature”, Akaretler Sıraevler’in No:19 binasında 22 Mart tarihine kadar ziyaretçilerine topraksız bir kentsel tarım sistemi ile gelecekteki gıda krizine dikkat çekerek, kentsel tarımı alternatif bir çözüm önerisi olarak sunmayı amaçlıyor. Kurgusu yeni nesil sanat ve tasarım platformu Mercado'ya ait olan sergide cam sanatçısı Egemen Kemal Vuruşan, dijital sanatçı Ecem Dilan Köse ve sürdürülebilir üretimi odağına alan Ek Biç Ye İç sosyal girişimi yer alıyor.
Dönüşümün yarattığı döngüsellik fikrinden yola çıkılarak oluşturulan enstalasyon bir sürdürülebilirlik hareketi niteliği taşıyor. Egemen Kemal Vuruşan’ın kullanılmış şişeleri ileri dönüştürerek tasarladığı enstalasyona, Ecem Dilan Köse’nin dijital sanat eserleri eşlik ediyor. Dijital sanat eserine yerleştirilen ve bitkileri besleyen mor ışık sayesinde enstalasyon yaşayan bir organizmaya dönüşüyor. Eseri içerisinde yetişen fesleğen, reyhan, marul, pazı gibi yeşil yapraklı bitkiler sergi süresince hasat edilerek sofraya geri döndürülüyor ve yemeklerde, kokteyllerde kullanılıyor. Ardından sofrada kullanılan şişeler tekrar bu döngüye katılarak dönüşümün bir parçası oluyor. Projede sistemin çalışması konusundaki teknik desteği ise Ek Biç Ye İç ekibi sağlıyor.
“Original By Nature” projesi, çıkış noktasını İskoçya’daki sürdürülebilirliği sahiplenen ve kullandığı suyun %96’sını doğaya geri veren bir damıtım evinden alıyor. Sergi, geçtiğimiz yıl üç şefle hayata geçirilen sıfır atık menülerin ardından bu yıl kentsel tarım ve sürdürülebilirliği ele alan projenin devamı niteliğinde.
Mercado'nun kurucuları Yağız Genç ve Tuna Mert Topuz’a sanatın iyileştiren gücünün yanı sıra geleceği değiştirebilme gücünü de göstermek istedikleri “Original by Nature” sergisi hakkında merak ettiklerimizi sorduk.
Mercado, tasarımı ve sanatı bir araya getiren, internet sitesi ve basılı edisyon ile okura ulaşan yeni nesil bir mecra. Klasik ve kapsamlı bir girişle Mercado’nun ortaya çıkış hikâyesini konuşarak başlayalım mı?
Mercado, başta yeni nesil tasarım ve sanat içeriklerini derlediğimiz bir platform olarak ortaya çıktı. Dijitalde internet sitemiz ve podcast sohbetlerimizle başlayan maceramız daha sonra basılı edisyonlarımız ve fiziksel projelerimizle birlikte bugünkü hâline geldi. Yeni nesil bir mecra dememizin en önemli sebebi gerek işlediğimiz temaların gerek bu temaları ele alış şeklimizin konvansiyonel medyanın ve sanat dünyasının alışık olduğu kalıpların dışında olması.
Şu ana kadar Mercado ile tanışmayanlar için kalıpların dışındaki Mercado’yu nasıl tanıtırsınız? Temelde özellikle üzerinde durduğunuz ve sizi harekete geçiren başlıklardan ve nasıl bir yayın politikanız olduğundan bahseder misiniz?
Bir yayın ve yaratıcı içerik platformu olarak en çok üzerinde durduğumuz konu multidisiplinerlik. Birbirinden bağımsız gibi görünen tasarım ve sanat dünyasının birçok alanını ortak projelerde buluşturmak ve yeni bir diyalog başlatmak bizim için çok değerli. Yaşadığımız yüzyılda sınırların bulanıklaştığına şahit oluyoruz. Biz de Mercado’da sanat ve tasarım dünyasındaki sınırların bulanıklaştığı o bölgede işler üretmek istiyoruz.
Bu işlerden biri de geçtiğimiz günlerde Akaretler’de sanatseverlerle buluşan, kurgusu Mercado’ya ait olan “Original by Nature” sergisi oldu. “Original by Nature”ın fikrinin ilk tohumları nasıl atıldı? Kavramsal ve biçimsel çerçevesini nasıl oluşturdunuz?
Gezegenin bugününü ve geleceğini tehdit eden ekolojik krize karşı durmak, bu yolda bir adım atmak hepimizin görevi. Kültür sanat dünyasının ise bu konuda ayrı bir sorumluluğunun olduğunun farkındayız. Hayata geçirdiğimiz “Original by Nature” sergisi de bu sorumluluktan güç alıyor, kentsel tarımı alternatif bir çözüm önerisi olarak göstermeyi ve ilham olmayı amaçlıyor. Topraksız bir kentsel tarım sistemi olan hidroponik sistemi yaşayan bir sanat eserine dönüştürerek hem karşı karşıya olduğumuz gıda krizine dikkat çekmek hem de aslında bir çözüm önerisi sunmak istedik. Gerçek anlamda yaşayan bir sanat eseri. İçerisinde bitkiler yetişiyor, nefes alıyor. Üstelik bu bitkilerin yaşaması için gerekli olan üniteler birer cam sanat eseri ve yine fotosentez için gerekli olan ışığı dijital sanat eserlerinden alıyor. Sanatın iyileştiren gücünün yanı sıra geleceği değiştirebilme gücünü de bu sergimizde göstermek istedik.
Bu işlerden biri de geçtiğimiz günlerde Akaretler’de sanatseverlerle buluşan, kurgusu Mercado’ya ait olan “Original by Nature” sergisi oldu. “Original by Nature”ın fikrinin ilk tohumları nasıl atıldı? Kavramsal ve biçimsel çerçevesini nasıl oluşturdunuz?
Gezegenin bugününü ve geleceğini tehdit eden ekolojik krize karşı durmak, bu yolda bir adım atmak hepimizin görevi. Kültür sanat dünyasının ise bu konuda ayrı bir sorumluluğunun olduğunun farkındayız. Hayata geçirdiğimiz “Original by Nature” sergisi de bu sorumluluktan güç alıyor, kentsel tarımı alternatif bir çözüm önerisi olarak göstermeyi ve ilham olmayı amaçlıyor. Topraksız bir kentsel tarım sistemi olan hidroponik sistemi yaşayan bir sanat eserine dönüştürerek hem karşı karşıya olduğumuz gıda krizine dikkat çekmek hem de aslında bir çözüm önerisi sunmak istedik. Gerçek anlamda yaşayan bir sanat eseri. İçerisinde bitkiler yetişiyor, nefes alıyor. Üstelik bu bitkilerin yaşaması için gerekli olan üniteler birer cam sanat eseri ve yine fotosentez için gerekli olan ışığı dijital sanat eserlerinden alıyor. Sanatın iyileştiren gücünün yanı sıra geleceği değiştirebilme gücünü de bu sergimizde göstermek istedik.
İzleyici mekâna girdiğinde karşısında büyük bir kentsel tarım enstalasyonu buluyor. Bu enstalasyonun yaratıcıları cam sanatçısı Egemen Kemal Vuruşan, dijital sanatçı Ecem Dilan Köse ve Ek Biç Ye İç sosyal girişimi. Kurguyu oluştururken aklınızda ne vardı, bu proje için nasıl bir araya geldiniz?
Tüm kurgusu Mercado’ya ait olan bu projeyi hayata geçirirken çok önemli üç paydaşla birlikte çalıştık. İki sanatçı ve bir sosyal girişim. Medyumları farklı olsa da Egemen ve Ecem’in iklim krizi meselesi karşısında söylemek istedikleri çok benzerdi. Bu nedenle birbirine çok zıt görünseler de enstalasyonda bir araya geldiklerinde müthiş bir diyaloğa tanık olduk. Üstelik cam eserler ve içerisindeki suyun transparanlığı ile arkada beliren dijital eserler bu diyaloğu çok özel bir deneyime de dönüştürdü.
Bu sergi için sanatçılarla ve Ek Biç Ye İç ile nasıl bir çalışma yürüttünüz? Enstalasyonun üretim sürecinden ve sanatçıların çalışmalarından bahseder misiniz?
Bu projedeki en önemli noktalardan birisi de kentsel tarım odağındaki ana fikrin altında birçok değerli fikrin de sunulması. Bunlardan birisi ileri dönüşüm. Egemen’in cam sanat eserleri aslında daha önce kullanılmış cam şişelerin ileri dönüşüm tekniğiyle yeniden şekillendirilmesiyle ortaya çıktı. Tasarım dünyası geri dönüşüm konuşurken biz bunu bir adım öteye taşımak istedik. Bir diğer önemli detay da aslında üç paydaşımızın ilham kaynağı olan su. Enstalasyonda suyun döngüsünü fiziksel olarak görebiliyorsunuz, suyun akışını duyabiliyorsunuz. Egemen’in formları, Ecem’in dijital sanat eseri sudan ilham alıyor. Su, hayatın kaynağı. Su aslında sürdürülebilirlik ilkelerinin de temelindeki mesele. Üretimlerinizde siz suyu ne kadar doğaya geri verebilirseniz o kadar sürdürülebilir bir iş yapmış oluyorsunuz. “Original By Nature”, ilhamını sudan alan yaşayan bir sanat eseri.
“Original by Nature” sizin de dediğiniz gibi yaşayan, “canlı” bir yapı. Yeşil yapraklı sebzeler de bu yapı içinde büyümeye devam ediyor. 22 Mart’ta sona erecek serginin sonunda neler olacak?
Sanat eseri içerisindeki bitkiler 22 gün süren sergi boyunca büyümeye devam edecek ve sergi bitiminde hasat edilerek özel bir menü ile tekrar sofradaki yerini alacak. Sofradaki şişelerin dönüşümüyle başlayan süreç tekrar sofrada sonlanacak. Sınırlı sayıdaki ürün nedeniyle kapalı bir etkinlik olacak ama Ek Biç Ye İç kendi restoranlarındaki tüm yemeklerinde kendileri yetiştirdikleri kentsel tarım ürünlerini kullanıyor. Yani bu deneyime ortak olmak isterseniz Kurtuluş’taki restoranlarını ziyaret etmenizi öneririm.
Yakın gelecekte yeni projeler söz konusu mu? Sizlerle yeniden nerelerde karşılaşacağız?
Hem yerel hem global çok farklı projelerimiz olacak. Basılı edisyonlarımız özel temalarla çıkmaya devam ederken global bir kitap hazırlığımız var. Bununla birlikte ilham verici birçok fiziksel etkinliğimizi yine bu sene içerisinde deneyimleyebileceksiniz.
“Original by Nature” adlı sergi, Pernod Ricard Türkiye’nin ana sponsorluğunda ve Akaretler Sıraevler’in mekân sponsorluğunda 1-22 Mart tarihleri arasında Akaretler Sıraevler’in No:19 binasında ziyaret edilebilir.