Birçok güzel sanatlar fakültesi öğrencisinin yaşadığı ve atölyelerinin bulunduğu bu semtte deneyimli birçok ressam, heykeltraş ve müzisyen de oturuyor. Tabii bir de yabancı ve Erasmus öğrencisi kitlesini de görmezden gelmemek gerek. Durum böyle olunca bölgede birçok sanat ve kültür merkezi de açılmaya başladı. Durumdan şikayet ettiğimiz söylenemez, keşke Anadolu Yakası da daha çok galeriyi ağırlayabilse derdindeyiz. İtiraf etmeliyiz ki Yeldeğirmeni, bize bu konuda umut veriyor. Açılışlar dörtgeni Karaköy, Beyoğlu, Nişantaşı ve Beşiktaş ile sınırlı kalmayıp Kadıköy’e doğru da uzansa fena mı olur?
Her gün yeni bir kafe ile karşılaştığımız Yeldeğirmeni’nde güne kahvaltı ile başlamak fikri kulağa hiç fena gelmiyor. Mahalle sakinlerinin de önerisiyle PanYeldeğirmeni’nde bol çeşitli bir kahvaltı ederek başlıyoruz turumuza.
Tasarım Sizden, Uygulaması Bizden!
Aklımızda bu fikirler dolaşırken çıktık yollara. İlk olarak TAK ile açılışı yapalım dedik, Yeldeğirmeni’ni avucumuzun içi gibi bilmesek de bulmamız çok zor olmadı TAK’ı. Tasarım Atölyesi Kadıköy’ün kısaltması olan TAK’ı tasarım, araştırma ve katılım kelimeleri de güzelce özetliyor. Fikirleri olan, bir şeyler yapmak isteyen, proje geliştirmek keyif alacak herkesi desteklemeye açık olan TAK’ın kapısını çalmaktan çekinmeyin. ‘Tasarım Sizden, Uygulaması Bizden!’ mottosuyla yola çıkan proje, Kadıköy Belediyesi’nin harika uygulamalarından biri. Tasarımcılar ve olanak sahibi destekçiler TAK’ın öncülüğünde bir araya gelerek ortaya güzel işler çıkarıyorlar.
İçeri girdiğimizde önce ne kadar büyük bir mekân olduğuna şaşırdık, sonrasındaysa içeride vızır vızır çalışanlara kaydı gözümüz. Burada herkes bir şeyler üretiyor demek yanlış olmayacaktır. Şu anda birçok program üzerinde çalışan TAK’ta kendinize uygun bir alan bulmanız pek zor olmayacak gibi.
TAK’ın zihin açıcı mekânından ayrılırken mahalle sakiniyle sohbet ediyoruz. Yeldeğirmeni’ndeki bu dönüşümün mahalle sakinlerini nasıl etkilediğini merak ediyoruz. Kalabalıktan şikayet ediyor yolda rastladığımız bir amca. “Sakin huzurlu bir mahallemiz vardı, şimdi hep kalabalık, hep curcuna” diyor. Aslında Yeldeğirmeni’nin artan nüfusu konusundaki bu sitem çok da yersiz değil. Bu artıştan en çok şikayet eden ise civarda yıllar önce makul fiyatlara konaklamaya başlamış sanatçı ve öğrenciler. Birçoğunu ev sahibi evden çıkartmak ya da kiralara fahiş fiyatlara zam yapmak ile tehdit ediyor.
Görkemli Bir Sanat Merkezi
Kiralar konusundaki şaşırtıcı artışı düşünürken Yeldeğirmeni Sanat Merkezi’ne doğru ilerlemeye başladık. Burası 119 yıllık bir bina. Kadıköy Belediyesi’nin kamulaştırarak restore etmesiyle bir sanat merkezine dönüşmüş. 2015’in Mart ayında açılan merkez, geçmişte bir Fransız Kilise binasıymış. Yeldeğirmeni Sanat Merkezi, daha uzun yıllar boyunca tiyatro, konser, çeşitli sanat etkinlikleri, söyleşi ve imza günlerine ev sahipliği yapacak gibi görünüyor. Herhangi bir etkinlik olmasa dahi binayı ziyaret etmek için bir uğrayın deriz içerisi fazlasıyla görkemli. Ayrıca görevliler de pek sıcakkanlı.
Tarihin Tozlu Sayfaları Arasına Karışan Türkiye’nin İlk İşgal Evi
Yeldeğirmeni’nden bahsederken Don Kişot Sosyal Merkezi’ni anmamak olmaz. 25 yıldır kimsenin uğramadığı bir binanın efsanevi dönüşümünün bir kanıtıydı Don Kişot Sosyal Merkezi. Geçmiş zaman kullanıyoruz çünkü işgal evi bu ay mühürlenerek kapatıldı. Yeldeğirmeni Dayanışması’nın yaptığı en güzel işlerden biri olan Don Kişot Sosyal Merkezi’ni umarız yeni bir adreste yeniden görebiliriz.
Yeldeğirmeni rotamıza devam ederken meşhur Yeldeğirmeni Sandviççisi’nden birer sandviç alarak yürüyüşümüzü sürdürüyoruz. Yeldeğirmeni’ni yürüyerek, tarihi binalara göz atarak keyifle gezebiliyorsunuz. Bir de bisiklet için İstanbul’un en uygun semtlerinden biri olduğunu söylemekte fayda var.
Alternatif Galeri Anlayışının Temsilcisi Hush Gallery
2009 yılından beri hayatımızda olan Hush Gallery, itiraf etmek gerekirse Anadolu yakasının galeri yaşamını fazlasıyla canlandırdı. Ulaşılabilir sanat kavramını geliştirmeyi hedefleyen Hush Gallery’i tanımlayacak olsak “alternatif galeri” doğru bir ifade olurdu.
Yeni dönem sergilerini merakla beklediğimiz Hush Gallery’i şuradan inceleyebilirsiniz.
Mekânsızlığı Seçen Bir Oluşum
Elif Demirci, Tolga Bayraktar, Onur Ertin ve Sezgi Durgun tarafından kurulan Bubi Kadıköy’den bahsetmeyi de unutmayalım. Sekiz aylık mekân deneyiminde sanatçıları ağırlayan, müzisyenlerin sahnesi olan, film okumaları ve teknoloji günleri düzenleyen Yeldeğirmeni ile özdeşleştirdiğimiz Bubi tüm bunların ardından mekânsızlığı tercih etti.
Bubi, Toplam 50’den fazla etkinlikle kabile üyelerini oluşturdu ve şimdi merkezsizleşme amacıyla bağımsız çalışmalarına devam ediyor.
Yazımızı Cafe Mu’da birer yorgunluk kahvesi içerek sonlandırıyoruz. Yeldeğirmeni’nde çalışmalar vızır vızır devam eder, yenilikler tüm hızla ilerlerken. Siz de Yeldeğirmeni gündeminden habersiz kalmayın. Daha fazla bilgi için tıklayınız.