Bilim merakı, bu meraktan doğan okumaları ve ortaya çıkan sonucu biçim bakımından izleyiciyi çevreleyen, içerik bakımından sorgulatan eserlerin üreticisi Ayşe Gül Süter. 1982 İstanbul doğumlu. New York Üniversitesi Tisch School of Art’ta animasyon ve dijital sanatlar eğitimi aldıktan sonra İstanbul’a dönüyor. İstanbul’da yaşıyor ve üretiyor.
Hera Büyüktaşçıyan ile hiç tanışmadım. Ancak Boğazımdaki Yabancı işini görünce boğazda kelimeler düğüm olsa da, konuşma bitse de, kelimeler hiç bir şey anlatmasa da iletişim kurmak için insanın sadece bir dile ihtiyaç duymadığını anladım. Anlatmak istediği cafcaflı kelimelerin arkasına sığınamayacak kadar yalın ve açık.
Eda Gecikmez'in son kişisel sergisi, alışılagelmiş ve tartışılmayan toplumsal ve ideolojik sınırların ağır bir ihlali olan “Ödünç Alınmış Birliktelik” 17 Nisan’a kadar Ankara’da m1886 Sanat Projeleri’nde izlenebilecek.
Burak Delier’in işleri, günlük hayatın sıradanlaşmış olaylarının, nesnelerinin ve davranışlarının üzerine gidiyor. Sanatçı insanların üzerine geçirilen kıyafetlerin, seçilen araçların, biçilen rollerin, giyilen kimliklerin peşinde.
Pop-Art 1960-1970’lerde Türkiye’yi teğet geçerken ancak 2010’ların Türkiyesi’nde kendine bir yer bulmaya çabalıyor. Ardan Özmenoğlu da “Abilerim Ablalarım” ismini verdiği sergisinde kaybedilen bu yılları telafi etmek istercesine topyekün bir popüler kültür avına çıkıyor.
Galeri Apel’de 23 sanatçının 28 farklı eseriyle gerçekleştirilen “Balkon” isimli sergisi izleyiciye balkonun kabaca sadece bir mekan olmadığını ilişkiler ağında örülmüş bir hiyerarşi, düzen, karmaşa, baskı ve rahatlık aracı da olduğunu hatırlatıyor.