Nermin Yıldırım’ın dış dünyanın hem bir parçası hem de ta kendisi gibi görünen bir akıl hastanesinde, sığınacak yer arayanların hikâyesini anlattığı son romanı Misafir üzerine bir yazı.
“Sadece kelimelerimiz var. Kelimelerin açık anlamları,
örtülü anlamları, incelikleri ya da çağrıştırdıkları.
Kelimelerden bir zincir örüyoruz. Bu zincir bizi birbirimize bağlıyor.
Beklediğimiz son gelene kadar da bağlayacak.”
Ayfer Tunç’un Âşıklar Delidir ya da Yazı Tura romanı üzerine bir yazı.
“Bazen en gereksiz şeyleri, en önemli şeyleri söylememek için anlatırız. Ağzımızı sıkı tutamadığımızdan ağız ishali olmuş gibi anlatırız. Böyle yaparız ki en önemlisi araya karışsın, boğulsun.”
Şebnem İşigüzel'in Ağaçtaki Kız romanı üzerine bir yazı.
Murathan Mungan'ın Kadınlar Arasında kitabında yer alan Birhan Keskin'e ait olan “Bürokratların dolaplarına hayırrrrr” isimli öykü üzerine bir yazı.
Bir pazar günü Paris'te şiir, müzik ve dansın kol kola gezdiği gezintiden, Hasan Erkek'in şiirlerini dinlemek üzerine bir yazı.
Geçtiğimiz hafta gerçekleşen Paris Şiir Festivali'nde yer alan Haydar Ergülen'in şiire yaklaşımı ve onunla ilgili bir anı üzerine...
Buket Uzuner’in tamamlaması on beş yıl süren ve içindeki çocuğu her daim yaşatan herkes için ama daha çok çocuklar için kaleme aldığı Ah Bir Kedi Olsam! üzerine bir inceleme.
Hasan Ali Toptaş'ın 2016'nın son aylarında okuruna sunduğu, travma, ölüm, hatıra ve unutmak gibi konuları ustaca işlediği kitabı Kuşlar Yasına Gider üzerine bir yazı...
“Biz tabii sayfaların üstüne yazdığımızı zannediyoruz, ama aslında boşlukta oluşuyor anlam – iki insan arasında, iki zihin arasında, yazarla okur arasındaki sonsuz titreşimli boşlukta oluşan bir anlamdan söz ediyoruz. Metin bu boşlukta duruyor..." Kışın soğuk havasının tenimize değdiği bugünlerde, Gümüşlük Akademisi'nin bahçesinde Latife Tekin ile yazdan kalma bir sohbete gidelim...
Saygın edebiyat ödüllerine sahip, edebiyatımızın güçlü kadın yazarlarından Sema Kaygusuz ile Paris'te bir söyleşi gerçekleştirdik.
Rüyaların bir dili var mıdır? Yoksa gerçekten rüyalarımızın dili aynı anda kalbimizin de dili midir? Ahmet Ümit, Nazlı Eray, Ece Temelkuran ve Mario Levi'nin rüyayı anımsatan eserlerinden Yasmin Levy ve Eleni Karaindru'nun müziklerine rüyanın yolculuğu...
”Yazabilmek için çok okumalısın. Seni besleyen kaynaklar bulmalısın. Yazmak öğretilmez, ama yazmayı öğrenebilirsin. Sana âşık olmayı öğretebilir miyim? Öğretemem. Ama sen öğrenebilirsin bunu. Aradaki bütün fark budur.”
Her şehrin özel sesleri vardır. Londra, İstanbul, Paris, Roma, Berlin… Gittiğiniz her kentte sizi farklı farklı melodiler, tempolar, ritmlerin karşılaması kaçınılmazdır. Bazı şehirler yavaş Andante’ler “çalar”, huzur verir. Bazıları ise Presto notalar gibi koşturur ve sizi soluksuz bırakır.
30 Mart akşamında ağzına dek dolu ACORT salonunda konuşurken, Paris’in soğuk ve yağışlı havasını unutturdu Ece Temelkuran dinleyicilerine. Hatta bir saat sonra söyleşi sona erdiğinde salon iyice ısınmıştı ve kendisinin de dediği gibi, hepimiz oksijensiz kalmıştık.
Geleceğinizi görmek ister misiniz? Meltem Arıkan’ın yeni romanı Erospa, bizi ileride nelerin beklediğine dair bir fikir verecektir size.
Rüya Yolcusu, her Nazlı Eray kitabında olduğu gibi, gerçek ile kurgu anılarında da iç içe girip okuru sıklıkla şaşırtmayı başarıyor... Hikâye ilerledikçe, çocukluk hayalleri çoğaldıkça ve geçmiş bugüne yaklaştıkça, yazarın anlattığı her kişi, okurun da akrabasına ya da arkadaşına dönüşüyor sanki.