Ece Temelkuran’la yeni kitabı İyilik Güzellik’ten hareketle, dünyanın zihinlerimizde çın çın öten uğultusunu, soluğumuzu kesen gürültüsünü, o hengâme içinde seslerine kulak vermeyi nicedir ihmal ettiğimiz iki eski dostu, iyiliği ve güzelliği konuştuk.
Birbirine uzak iki şehirden, iki ülkeden ve hatta iki kıtadan birbirimize seslenerek, koca bir yaza yayılmış elektronik postalar yoluyla tatlı tatlı sohbet ettik Oylum Yılmaz’la. İkinci romanı Gerçek Hayat’tan hareketle, geçmişten günümüze kadın yazarlık meselesini, edebi, ilmi ve siyasi var olma mücadelemizi konuştuk.
Tarık Tufan’la yeni öykü kitabı Beni Onlara Verme’den hareketle, bizi, onları, aramızdaki görünmez duvarları, uzak semtlerin göçüp gitmiş insanlarını, tuhaf mutluluk tasavvurlarını, erkekleri, kadınları ve bu vesileyle azıcık da erkek edebiyatçıların kadın karakterlere biçtiği rolleri konuştuk. Sohbete iki doz içtenlik katınca, lafı kavgasız gürültüsüz tatlıya bağladık.
Günümüzün en şahsına münhasır kalemlerinden Hakan Bıçakcı’nın Otel Paranoya adlı uzun öyküsü, Berat Pekmezci’nin çizimleri eşliğinde kitaplaştırılarak İletişim Yayınları tarafından yayımlandı. Çekimlerinin Büyük Londra Otel'de yapıldığı bir söyleşi gerçekleştirdik.
Nermin Mollaoğlu, Türk edebiyatının nevi şahsına münhasır kahramanlarından. Yazar yahut roman kahramanı değil ama Kalem Ajans’ı kurduğu günden bu yana, Türkçeden 46 farklı dile, 1500’ün üzerinde çeviri hakkı vermiş, edebiyatımızın başka dillerde yeniden can bulması için çalışan bir telif hakları canavarı. Diğer bir deyişle edebiyat ajansı.
Son dönem edebiyatımızın güçlü kalemlerinden Hikmet Hükümenoğlu, beşinci romanıyla, Körburun adası sakinlerinin hikâyeleri üzerinden, tekerrür batağındaki karanlık tarihimize mercek tutuyor. Körburun, üç kuşağın ağrıları, aşkları, hevesleri ve hayal kırıklıkları ekseninde yazılmış; bugünün neden düne benzediğini hatırlamak ve yarının neye benzeyebileceğini tahayyül etmek için muazzam bir roman.
Kemal Varol son romanı Ucunda Ölüm Var’da yıllar evvel kaybettiği aşkını bulmak için, Türkiye haritası üzerinde çaresizce dolaşan, adım attığı her şehirde, memleketin geçmişine ve bugününe ağıt yakan Ağıtçı kadının hikâyesini anlatıyor. Savaşın ortasında yazılmış bu barışçıl romanın yazarıyla, hayatın ve yazma uğraşının ucundakileri konuştuk.