Çetin Balanuye’nin Spinoza’nın felsefesini gündelik deneyimlere dokundurarak, sade ve yetkin bir anlatıyla yaşamın, nasıl basit tüyolarla sevince ve mutluluğa dönüşebileceğini anlattığı kitabı Spinoza’nın Sevinci Nereden Geliyor? Reddedilemeyecek Bir Felsefi Teklif üzerine bir inceleme.
Deniz Gezgin'in okuyucusunu Su Mitosları'nda bir yolculuğa davet ettiği, mutluluğu hayatın en derin acılarından, en sevgisiz yanlarından, en dehşet veren yaşamlarından süzüp çıkardığı kitabı Ahraz üzerine bir inceleme.
Ümran Düşünsel'in kısa kısa hikâyelerinden oluşan, dördüncü kitabı Ay Portakalı. İçten anlatımıyla okuyucusunu içine çeken bu hikâyeler, yazarın görsel ifadeciliğinin gücüyle zenginleşiyor. Kitap üzerine ve Düşünsel'in yazarlığına dair bir yazı.
Emrah Polat'ın ilk olarak 2013 yılında yayımladığı Yüzler isimli romanı geçtiğimiz günlerde yazar tarafından yenilenerek yeniden yayımlandı. Okuyana “cümle hal, insan halidir” dedirtecek Yüzler üzerine bir inceleme yazısı.
Ayfer Tunç’un 2003 yılında yayımlanan Taş-Kağıt-Makas isimli öykü kitabının içindeki öykülerden biri olan 'Suzan Defter', 2011 yılında bir kitap olarak yayımlandı. Okuru kendi ile yüzleştiren, bir hayata kadın ve erkek gözüyle bakmanın öyküsünün yazıldığı Suzan Defter üzerine bir inceleme.
"Borges, dünyada kendisi gibi kör olan bir yazar olup olmadığını merak etmiş, uzun araştırmalardan sonra Cemil Meriç’e ulaşarak deneyimlerini paylaşmak istemiştir. 27 Mart 1982 tarihini taşıyan bu ilk mektuptan sonra iki büyük yazarın arasında iki yıl boyunca gidip gelen mektuplar, o yılların eşi bulunmaz ve zengin tanıklığını içermektedir." Sefa Kaplan'ın Cemil Meriç’e karşı duyduğu gönül borcunu ödediği, Jorge Luis Borges'i de bir parçası yaptığı kitabı Gözleri Görmeyen İki Adam üzerine bir inceleme...
“Ah bu benim kör şefkatim bu benim
Ah benim bir boşluğu yoklayan bu elim”
Unutma, unutturma diyor… Hem de ne acıtarak, sızım sızım sızlatarak…
Birhan Keskin'in son kitabı Fakir Kene ve şiire dair...
Yaşadığımız coğrafyanın son yılları ölüm üstüne ölüm haberleri ile dolu. Adını kimsenin tam olarak dillendiremediği bir savaşı kader gibi yaşadığımız şu günlerde Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok, cevabını bilemediğimiz, bilsek de aklımızın almadığı, cevaplarını kabullenemediğimiz sorulara cevap veriyor.
“Roman, bir insan hayalinin ürünüdür. Başkasını anlayabilme hayali” diyor Milan Kundera, Gülüşün ve Unutuşun Kitabı’nda. Kitap boyunca da Kundera’nın bu hayali nasıl gerçekleştirmeye çabaladığını görüyoruz.