“Dinleyiciyle Aramdaki Bağ Bu İşi Neden Yaptığımı Hatırlatıyor”

Elektronik müzik sahnesinin en iyi isimlerini dinleyicilerle bir araya getiren Sónar Istanbul, bu yıl 28 - 30 Nisan tarihleri arasında %100 Müzik ana sponsorluğunda Zorlu PSM’de gerçekleştirilecek. Müzik, yaratıcılık ve teknolojiyi buluşturan Sónar Istanbul’un ikinci gününde (29 Nisan) SónarClub by %100 Müzik sahnesine Brezilyalı dj ve prodüktör ANNA çıkacak. “I See Miracles Everywhere” teklisini yayımlayarak yeni albümünü duyuran sanatçı, 19 Mayıs’ta ambient elektronik müzik albümü Intentions’ı müzikseverlerle buluşturacak. 20 yıldan fazla bir süredir elektronik müzikle iç içe olan ANNA ile Sónar öncesi bir araya gelerek sohbet ettik.

20 yılı aşkın süredir dj’lik yapıyorsunuz. Sizi devam etmeye motive eden ve ilham veren şeyler neler?

Müziğe olan sevgim ve bu yolculuk sürekli değişiyor, gelişiyor. Yeni mücadeleler, yeni keşifler, hiçbir zaman aynı değil. Müzik yapma şeklimiz yıllar öncesine göre aynı değil, müziğim tamamen değişti. Son zamanlarda müzikle olan ilişkim, beden ve zihni iyileştirmek için sesleri ve frekansları kullanmaya başladığımda daha da derinleşti. Hiçbir zaman durağan değil ve bu yüzden motivasyonumu hiç kaybetmiyorum.

Ağır techno sound’unuzla tanınıyorsunuz, ancak mayıs ayında Intentions isimli bir ambient albümünüz yayımlanacak. Bu albüm fikri nasıl ortaya çıktı? Yaratıcı sürecinizi anlatabilir misiniz?

Aslında bu beş sayfalık bir cevap ama diyebilirim ki 2017 yılında hayatımda bir dönüm noktası yaşadım, tamamen açıldım ve iç dünyamla, ruhumla bağlantı kurabildim. Birçok şey değişti ve bunlardan biri de müziği nasıl deneyimlediğimdi. Mesela daha önce ilgim olmayan klasik müzik tutkum hâline geldi ve şimdi onun içindeki ilahi gücü, beden ve zihin için tüm faydalarını daha iyi anlıyorum. Böylece enstrümanlarla denemeler yapmaya başladım, müziği meditasyonlarımda, düşünce ve görselleştirme anlarımda kullanmaya başladım.

​Öncelikle bu müziği kendim için, kendi yolculuğum için yaratıyor ve denemeler yapıyordum, dünya ile paylaşma niyetim yoktu. Ama sonra bir davet geldi ve hızla Intentions doğdu. Süreç sadece saf akıştı, albüm hızla tamamlandı. Konsept ve diğer her şey için çok fazla düşünmedim ve plan yapmadım. Öyle bir durumdaydım ki bu proje sadece benim aracılığımla doğabilirdi. Intentions hakkında durup düşündüğümde, konseptin veya parçaların ne zaman ortaya çıktığını tam olarak bilmiyorum. Sadece hazırdı, üstüne çok fazla düşünmedim. Şimdi herkesle paylaşabildiğim için çok mutluyum.

Gelecek albümünüzden yayımlanan son tekli “I See Miracles Everywhere” geçtiğimiz günlerde çıktı. Bu şarkı yeni bilinç ve varlık hâllerini keşfetme yolculuğuna odaklanıyor. Peki bu şarkının bir hikâyesi var mı?

“I See Miracles Everywhere” benim kalbimde özel bir yere sahip, çünkü bu parça üzerine düşündüğümde beni doğrudan onu ürettiğim güzel ana geri götürüyor. “I See Miracles Everywhere” albümün ortaya çıkan ilk parçasıydı, güçlü bir hatırlama ve bağlantı anından ilhamla ortaya çıktı. Bir dolunay gecesinde Barcelona sahilinde bisiklet sürerken birdenbire güçlü bir duygu yoğunluğu hissettim. Sanki bir şeyleri gerçekten ilk defa “görüyormuşum” gibiydi. Bu benim kalbimi açmamı, etrafımı saran inanılmaz güzellikleri ve mucizeleri görmemi sağladı. Sürekli düşündüğümü hatırlıyorum. Vay canına “I See Miracles Everywhere”, “I See Miracles Everywhere” (Her Yerde Mucizeler Görüyorum). Bu parça gözlerinizi ve kalbinizi içinizde ve çevrenizde var olan mucizelere açmakla ilgili.

Dünya çapında birçok ünlü kulüp ve festivalde performans sergilediniz. Favori dediğiniz veya unutamadığınız performansınız var mı?

Hayal ettiğim pek çok yerde çaldım, Barselona’daki Sónar Festival, Gashouder’de Awakenings, Movement Festival, Coachella ve birçok dj’in hedeflediği diğer yerler gibi… Ancak en çok sevdiğim şey ise aşina olmadığım, ünlü olmayan bir mekâna gidip çaldığımda dinleyici ile kurduğum bağ. Böyle anlarda dinleyici ile kurduğum bağlantı öylesine güçlü ki bu herhangi bir büyük veya ünlü festivalde çalmaktan daha iyi hissettiriyor. Benim için en iyi anlar bunlar. 10.000 veya 100 kişi olması fark etmiyor, o sihirli bağlantı olduğunda bu işi neden yaptığımı hatırlıyorum.

Bir dj ve prodüktör olarak DJ Mag ve Mixmag gibi önemli yayınlarda yer aldınız. Alanında tanınmış yayınların yeteneklerinizden övgü ile bahsetmesi size neler hissettiriyor? Yaratıcı süreciniz veya performanslarınız üzerinde herhangi bir baskı oluşturuyor mu?

Evet iyi hissettiriyor, bu benim için bir motivasyon ama hedef değil. Tanınmak ve övülmek bunu yapma nedenim veya tutkumu besleyen şey değil. Ama elbette yaptığınız işin bu kadar çok insana dokunduğunu ve ilham verdiğini görmek güzel. Medyadan işimi tanıtmak ve daha fazla insana ulaştırmak için aldığım tüm alanlar için sonsuza dek minnettarım. Bazen baskı hissediyorum evet, ne kadar tanınmış olursak o kadar iyi ve ilginç şeyler sunmak için kendimize daha fazla baskı yaparız. Ama bu çok tehlikeli de olabilir. Yaratıcılığa açık olmalıyız ve “ihtiyaç” duyduğumuz için zorlamamalıyız. Sanırım ben bu süreci iyi yönetebiliyorum ve yaratmaya devam edebiliyorum. Daha sessiz ve yavaş olan anlarla başa çıkıp, insanlar benden bir şeyler bekliyor olsa bile bu anları nasıl yönlendireceğimi biliyorum.

Wehbba ile birlikte “The Anaweh Studio Masterclass”ı başlattınız. Bu proje hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Katılımcılar bu proje ile neler öğrenebiliyor?

Wehbba ile 2008’den beri bir stüdyomuz var, bu süreçte müzik yapma şeklimiz o kadar değişti ve gelişti ki insanlarla paylaşacak iyi bir bilgi birikimine sahip olduğumuzu düşündük. Bu proje fikri pandemi sırasında ortaya çıktı çünkü, gelirimiz yoktu ve sahneye çıkamadığımız bu süreçte yeteneklerimizi kullanmanın yeni yollarını bulmak istedik. Böylece Masterclass’ı yarattık. Masterclass’ta 10 saatlik video içeriği bulunuyor ve sıfırdan tam bir parçanın nasıl yapılacağını öğrenebiliyorsunuz. Burada tekniklerimizi öğretiyoruz, stüdyonuzu nasıl kuracağınızı anlatıyoruz, ayrıca bunların yanında bir de sample paketi var. İlk başta 3 saatlik içerik planlıyorduk ama sonunda 10 saat oldu! Gelir elde etmenin bir yolu olarak başladı ve inanılmaz derecede önemli bir şey hâline geldi. Şimdi neredeyse her konserlerimde biri yanıma gelip Anaweh Masterclass’ın bir parçası olduğunu söylüyor!

Kariyerinizin birçok aşamasında başarılı oldunuz. Bir sanatçı olarak kendinize hâlâ hedefler koyuyor musunuz? Kariyerinizden ve gelecekten neler bekliyorsunuz?

Hedef belirlemiyorum ama zaman içinde yeni fırsatlar ve tutkular ortaya çıkıyor. Örneğin bu ambient projesi benim bir hedefim değildi, yeni bir şey istediğim için olmadı, sadece oldu. Şimdi geliştirmek, öğrenmek ve mükemmelleştirmek istediğim yeni bir tutkum var ama yapmak zorunda olduğum için değil, istediğim ve çok sevdiğim için. Bence sanırım tek yol da bu… Yaptığın işi sevmen, sana enerji ve işini yeniden keşfetmek için motivasyon verecek şeylere ve yeniliğe açık olman gerek. Yani sadece buna izin vermen ve güvenmen gerekiyor.

​Ne bekleyeceğimi bilmiyorum, bu ambient dünyasına daha fazla dalmak ve artık sadece dj’lik yerine canlı performanslar da yapmak istiyorum.

29 Nisan’da Sónar Istanbul’da sahne alacaksınız. Konser için nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz? Hayranlarınız setinizden ne beklemeli?

Alışık olduğumdan daha farklı bir şey yapmak zorunda kalmadığımda, sahne için çok fazla hazırlık yapmıyorum. Benim hazırlığım her gün ve her zaman. Stüdyoda sürekli yeni müzikler yaratıyor, yeni müzikler araştırıyorum, bunu sahneye çıkmaya hazırlanmak için yapmıyorum.

​Yani Sónar geldiğinde de tüm bu günlük çalışmalarımı toplayıp sahneye getirecek ve bilinmeyenin gerçekleşmesi için yer bırakacağım. Mekâna varmam, kalabalığı görmem, enerjiyi hissetmem ve sahneye çıktığımda aklıma geleni çalmam gerekiyor. Bakalım Sónar Istanbul neler getirecek!

Sónar Istanbul hakkında detaylı bilgiye buradan, ANNA’nın gelecek projelerini takip etmek için Instagram hesabına da buradan ulaşabilir, “I See Miracles Everywhere” teklisini ise buradan dinleyebilirsiniz.