İnternette Başlayan veya Tükenen Tüm Aşklar İçin...

İnternette Tanışan Son Çift’te tanıtımlarından yaptığım çıkarımlardan daha farklı bir metinle karşılaştım. Seni sahnede bir geleneklere bağlı, evliliğe giden yolların klasik basamaklarını adım adım bilen Elmas olarak görüyoruz. Bir aşkı arayan romantik kadın olarak izliyoruz, hemen ardından hepsini tersine çevirip kendinden seri katil yaratabilecek kadar takıntılı bir femme fatale karakteri oluyorsun. İçlerinde sana en yakını hangisi?

Yakınlık duyduğum kadın kesinlikle aşk arayan romantik. Diğerleri hayli uç örnekler. Oynaması çok zevkli tabii hepsini. Sanırım her kadının içinde aşkı arayan romantik biraz var.

Bu kadar sık iletişim halinde olabildiğimiz, birbirimizin her hareketini her saniye takip edebildiğimiz bir dönemde, aşkı nasıl yaşıyorsun?

Benim paylaştığım bir cümle vardı Twitter’da "Fazla iletişimden öldü aşk" demiştim. Hala öyle düşünüyorum. Bu kadar herkesin birbirinden haberdar olduğu bir ortamda ilişki yaşamak, sürdürebilmek emek istiyor. Biz telefonları elimize almak için mola veriyoruz. Hatta "serbest zaman" diyoruz bu duruma. (Gülüyor)

Şimdi böyle söyleyerek bir kesimin önünü açıp umutlara çiçek dikebilirim ama merak ediyorum. 50 kere sorulmuştur gerçi… Hiç internetten tanışarak birine aşık oldun mu? Bu tip ilişkilerin dinamikleri nasıl sence?

Şu anda internetten tanışmak sosyal bir ortamda tanışmaktan çok daha kolay. Hatta barda tanışınca işin rengi hiç belli olmuyor. İnternette ise beklenti belli, seçimlerin ortada. Daha steril buluyorum. Hiç de daha az romantik değil. Ve tabii ki internetten biriyle tanışıp sevgili oldum. Dediğim gibi, gayet normal, steril.

Hangi sahnenin oyunlarını takip ediyorsun daha çok? Geçtiğimiz sezon en çok etkilendiğin oyun neydi?

O kadar çok var ki! Sahne demeyeyim sadece, yönetmen, oyuncular önemli. Zaten arkadaşlarımın işlerine gitsem sırf, sezon bitiyor. Özen Yula'nın yazdığı ya da yönettiği her şeyi görmeye çalışırım. Beğendiğim gruplar da var tabii. Çalıştığım BO Sahne, Emek Sahnesi, Talimhane, Tatbikat Sahnesi, Merve Engin, yine çalıştığım Yan Etki Sahne'nin bütün oyunları ve ilk göz ağrım Semaver Kumpanya. Bunların çoğu zaten ailem sayılır.

Günümüzün en önemli oyun yazarlarından, hatta bence ismi en üste yazılmalı, Özen Yula’nın Kırmızı Yorgunları oyununda yer aldın. Onunla çalışmak nasıl? 

Özen Yula'yı oyun yazarı olarak değil sadece, tiyatro insanı olarak da çok seviyorum. Oyuncuya tadından yenmez replikler hediye eder o. Oyun biter, karakterler hayatınızda dolaşmaya devam eder. Nurlu, ince ruhludur. Bunu yaptığı her işe yansıtır.

Neden genelde çeviri metinler, klasik eserler tercih ediliyor? Muhakkak üreten insanlar vardır. Cidden merak ediyorum. Açın şu oyun yazarlarının önünü! 

Aslında son 10 yılda oyun yazarlarının önü hiç olmadığı kadar açıldı. Galata Perform, Yeni Metin, Yeni Tiyatro'yu başarıyla her yıl tekrarlıyor. Daha önce Mehmet Ergen ve Yiğit Sertdemir'in de oyun yazarlarını yüreklendiren çalışmaları oldu. Dot da yaptı birkaç sene önce bunu. Hatta başarılı yazar Hakan Günday'ın da romanları oyunlaştırıldı yahut yeni oyun yazmasına vesile olundu.

Çok küçük yaşta Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’nun açtığı kursa katılıyorsun ve sanırım her şey de biraz öyle başlıyor. Bu kararda etkili olan olay, hikâye neydi?  

İpin ucunu bir yerden yakalamam gerekiyordu. Dolanırken etrafta, Ali Poyrazoğlu'nu buldum. Sonrası çorap söküğü. İlk oyun müziklerini yaptığım oyun, konservatuvar, Semaver. Öyle devam etti gitti. Şimdi bir bakmışım oyuncuyum. Mesleğimi yapıyorum, hayatımı öyle idame ettiriyorum.

Bayan Yanı’nda röportajlar yapıp, Pul Biber’de de yazmaya başladın. Edebi bir ürün olarak nitelendirebileceğin bir dosyan var mı? Bir gün bir kitapta okuyacak mıyız yazdıklarını? 

İki dergiyi de seviyorum ve çok cesur buluyorum. Yalnız Pul Biber'de sürekli yazıyorum. Aklıma çılgın bir röportaj fikri gelirse eşek gibi çalışıp Bayan Yanı ya da Manyak'a veriyorum arada. En son Lale Müldür ve Hayko Cepkin'le röportaj yaptım. Lale'ye bayılıyorum. Sanırım azıcık yazan çizen herkes bayılıyordur.

Son zamanlardaki dergi sayılarının artışları hakkında ne düşünüyorsun ve neye bağlıyorsun bu durumu? Eskiye göre, okuma anlamında daha umutlu mu olmalıyız sence?

Arttığı gibi de kapanıyor. O yüzden batıp batıp yine çıkacaksın. Vazgeçmeyeceksin. Bir de internet üzerinde artık her şey. Basılması öyle zor ki, elime aldığımda sayfasını çevirip kıvırmaya kıyamıyorum.

Sen kimleri okuyorsun son zamanlarda? Seninle olan kısa sohbetlerimizden bildiğim için soruyorum, hem dönemin edebiyatçılarını takip ediyorsun hem de önceki kuşaklara verdiğin değer seninle konuşurken hemen anlaşılıyor. Hayatının akışını değiştiren, elinden hiç düşürmediğin bir kitap oldu mu?

Çok aşık olduklarım Galeano, Pessoa ve Calvino. Onun dışında güncel olan ve bayıldığım pek bir yazar yok. Herkesin bildiği şeyler. Ama bunların arasında bir Cemil Kavukçu sıyrılır. O da benim yaztığım yazarları seviyor. Bunu bilmek beni mutlu ediyor. Çocuk gibi seviniyorum. Şiir-şair işleri de karışık ama bir Kaan Koç, bir İsmet Özel'e hayır demem. Yaşayan önemli şairlerimizden Gülten Akın ve Cevat Çapan'ı da söylemeden geçemem. Uzun ömürler dilerim.

Şu sıralar içinde bulunduğun başka projeler var mı? Birçok kanala bölünüp hepsinde başarılı oluyorsun. Bu yoğunluk içinde önceliklerine neye göre karar veriyorsun?

İkisi devam eden, biri provada üç oyunum var ama öyle göründüğü kadar zor değil. Çıkmış oyunları sadece haftada ya da 10 günde bir gidip bir buçuk saatte oynayıp iniyorum. Prova uzun iş ama onu da yarıladık. Kendime yoga yapacak, bisiklete binecek, köpek gezdirecek zaman buluyorum. Ayrıca Bahçeşehir Üniversitesi’nde kamera önü oyunculuk dersi de veriyorum. Bunların hepsi bir kere oturduğunda bana sadece uymak kalıyor.

Benim seninle ilgili şöyle bir anım var. Bundan birkaç yıl önce bir dizi yazıyorduk. Sonra peşine düşmedik. Düşsek de ne olurdu bilmiyorum ama bir karakter yaratmıştım orada. Hafif kaçık, mistik yanı çok güçlü olan bir kadındı. Bir suç hikâyesinin içindeydi. O karakteri oluştururken hep seni düşünmüştüm mesela. Ama kızın kökenine ve soyağacına baktığımızda senin gibi bembeyaz tenli, mavi gözlü olması için aileye arada başka ırkların karışması gerekiyordu.

Sen senaryo sana ulaştığında, yeni bir karaktere nasıl hazırlanıyorsun?

Vay be, güzel rolmüş. Sen de belli ki hissederek yazmışsın. Bir karakter yaratmak yarı teknik, yarı mistik bir iş. Alt metin okuma yani karakterin sosyo ekonomik durumu, yaşam biçimi, gözlem, karakter özellikleri. Sonra biraz içine ruh üflüyorsun ve ta taaa! (gülüyor) Sıcak sıcak tazecik karakter.

Politik anlamda, iş kaygısı gütmeden, olduğun gibi davranmanı ilgiyle izliyorum çoğu zaman. Şu dönemi anlatan bir cümle, bir şarkı, bir film olsaydı, tarihin bizim yaşadığımız 2010’lar kısmına neyi not düşerdin?

Gerçekten öyle mi görünüyor? Sevindim buna. Çünkü cidden çok istediğim halde bu yüzden yapamadığım işler oldu. Tavrım ne olursa olsun, ben yaptığım işe odaklanırım. Bence önemli olan bu. Yapımcımın siyasi görüşü beni ilgilendirmez. O da benimkiyle ilgilenmezse sorun yok. Dönek değilim en azından.

Okura Kapanış Notu:
İnternette tanışan tüm aşıklar, internette tükenen bütün aşklar için Akasya’nın oyununu tavsiye ederim.

İnternette Tanışan Son Çift oyununu 6, 13, 27 Kasım, 10, 18, 20 Aralık tarihlerinde Bo Sahne’de izleyebilirsiniz. Biletleri, Biletix’te.