İyi Müziğin Gizemli Bir Tınısı Olmalı

Güney Amerika’yı besleyen pek çok kültür, peyzaj, ritüel, sesi dijital ve biraz da psikedelik bir dünyada birleştiren Nicola Cruz’un düzenlemelerinde hem organik bir lezzet hem de Afrika kozmolojisi hissetmek mümkün. Çalışmalarını Prender el Alma ve Cantos de Visión adlı iki albümde toplayan sanatçı 27. Akbank Caz Festivali’nde yeniden Türk hayranlarıyla buluşmaya geliyor.

Prender el Alma, Folha de Jurema, El origen, Cantos de visión, Prender El Alma Remixed, Invocacion ve Visiones adlı albümleriniz var. Prender el Alma ve Visiones albümleri arasında nasıl bir müzikal değişiklik yaşadınız?

Ben albümleri kronolojik bir sıra olarak görmüyorum. LP olan Prender el Alma dışında her EP farklı bir konsept, seyahat veya fikir sırasında çıktı. Hepsi kendi yolunda ilerleyen çok farklı ve deneysel çalışmalar.

Latin Amerika ezgileri ile elektronik müziği sentezliyorsunuz. Yaptığınız müziğin türünü açıklayabilir misiniz? Bu fikir nasıl ortaya çıktı ve müziğinizi dinlerken ne hissetmeliyiz?

Müziğimin sonsuz olasılıklar hissettirmesi gerekir. Benim tarzım keşif yaparak ilerlemek ve kapılarımı açıp yeni şeyler denemek, kurallardan korkmadan ritimleri keşfetmekten geçiyor. Ancak elbette bunu kurallara saygı duyarak yapmak… Latin Amerika müziğine bayılıyorum ve bazen o kadar gizemli olabiliyor ki şarkıları bestelerken bu melodilerle oynamak harika oluyor.

Ali Kuru ile birlikte Cennete Dönüş Remix projesinde çalıştınız. Bir Türk müzisyeninin müziği üzerinde çalışmak nasıl bir deneyimdi? Başka bir Türk müzisyenle de böyle bir çalışma planlıyor musunuz?

Ali (Kuru) çok eklektik bir dünya albümü hazırlıyordu diyebiliriz. Bir Türk müzisyenin teorik olarak Latin müziğine yakın şarkılar yapıyor olmasını ilginç buldum. Ben de albümdeki bir Cumbia türündeki şarkısını alıp remix yapmak istedim. Başka Türk müzisyen olarak zaten Şafak'la (Şafak Öz Kütle) sürekli iş birliği (Oceanus Orientalis) yapıyorum.

Müzik dünyasında perküsyonist olarak yola başladınız. Perküsyondan elektronik müziğe geçiş süreci nasıldı?

Elektronik müziğin doğasında perküsyon olduğu için bu geçiş bana mantıklı geldi.

Yerel ve geleneksel ezgiler, elektronik müzikle harmanlanmaya başlandı ve günümüzde çok popülerleşti. Bunun sebebi sizce nedir?

Köklerimiz, kökenlerimiz ve kültürümüzün müzikle yeniden hatırlanması ve üretilmesi bize gurur veriyor diyebilirim. 

Türkiye'ye birkaç kez geldiniz. Buraya geldiğinizde ne hissediyorsunuz ve burası hakkında ne düşünüyorsunuz? 

Türkiye’ye üçüncü gelişim. Burası herhalde gördüğüm ilginç yerlerden birtanesi. Buranın insanları beni Türk müzik kültürünün büyüklüğünü keşfedebileceğim yerel kayıt mağazalarına götürme konusunda oldukça nazik davrandı. Benim kültürümden çok farklı şeyler hissettiğim için hâlâ keşfedeceğim çok şey var ancak buradaki insanlar bizimkine çok benzer bir tevazuya sahip. 

Birçok elektronik festivale katıldınız. Sizce Türk dinleyicisi ile diğer ülkelerdeki dinleyiciler arasındaki farklar neler?

Gerçekten söylemiş olmak için söylemiyorum ama Türk dinleyicisinin sevgisini kesinlikle seviyorum. Dinleyicilerin müziğime verdiği tepki beni kesinlikle daha zarif ve zevkli hissettiriyor.

İyi bir müziği nasıl tanımlarsınız?

İyi ve kötü olanlardan uzak durmayı tercih ediyorum. Genellikle müziği ne kadar alabildiğime göre ölçerim. Ve bunun için de birkaç faktör var: Kompozisyon ve melodi. Armonilerin çok mutlu veya çok üzgün olmaması gerekiyor tam bunun ortasında gizemli bir tınısı olmalı. Ne kadar etkileyici ve ilginç bir ifadesi olduğuna veya ne kadar zamansız hissettirdiğine bakarım.

Türkiye’de sevdiğiniz müzisyen veya gruplar var mı?

Ben Barış’ın (İnsanlar) yaptıklarının büyük bir fanatiğiyim. Onu 2015'te Sao Paulo'da gördüğümden beri, müziği bana büyük bir ilham kaynağı oluyor.

Gelecek projeleriniz veya yeni bir albüm çalışmalarınız var mı?

Yeni şeyler üzerinde daima çalışıyorum ama tur boyunca çalışamayacağım gibi görünüyor çünkü tur aralık ayına kadar devam edecek, dolayısıyla tura odaklanacağım için pek çalışamayacağım.