Onur Ünsal, Türkü Turan, Tuba Büyüküstün ve Kısa Film Hikayeleri

7 Mart 2016’da başlayan ve 17 Mart’a kadar sürecek festivalde,  Festival Kısaları, Dünyadan Kısalar, Kısadan Uzuna, Deneyimler, Belgesel Sinema, Perspektif ve Özel Gösterim bölümlerinde 28 ülkeden toplam 104 film izleyiciyle buluşuyor. Festival yalnızca film gösterimleri değil çeşitli atölye çalışmaları ve söyleşilerle de sinemaseverlerin ilgi odağı. Dün akşam gerçekleşen “Oyuncu Gözüyle Kısa Film” adlı söyleşi katılımın yüksek olduğu etkinliklerdendi. Başarılı oyuncular Türkü Turan, Tuba Büyüküstün ve Onur Ünsal, katılımcıların gerek rol aldıkları kısa filmler gerekse sinema sektörü hakkında merak ettiği soruları yanıtladı. Samimi bir ortamda ilerleyen söyleşide, oyuncuların esprili cevapları katılımı daha da artırdı. 

Onur Ünsal: “Kısa filmleri salonlarla buluşturmak şart”

Sinema sektöründe kısa film kültürünün nasıl yaygınlaşacağına dair soru üzerine Onur Ünsal, bu işin ya sanatçıların gönüllüğü ya da sermaye sahiplerinin sorumluluk almasıyla gerçekleşebileceğine vurgu yaptı. Kısa filmlerin izleyiciyle buluşmada, çoğunlukla internette gösterim alanı bulmasındansa sinema salonlarına erişimi olan kuruluşların vizyonuyla gelişebileceği tüm oyuncuların ortak kanısıydı. Filmlerde politikleşmenin gerekli olup olmadığıyla ilgili soruyu ise Ünsal şöyle yanıtladı: “Yaşadığımız coğrafya ve gündem nedeniyle politik olmamak mümkün değil. Ancak politik olan her şeyin siyasi olmadığını da bilmek gerek. Arkasını siyasete yaslayıp hiç çaba harcanmamış çok film var. Bana göre denklemi bol senaryolar, bu filmlerden çok daha politik. Diğer yandan filmi yaparken de en iyi bildiğimiz yerden yola çıkmamız gerektiğini düşünüyorum. Misal ben İzmirliyim ve İstanbul’da yaşıyorum. Sadece Kürt sorununu anlatan bir film yaparsam bu romantik olmaktan öte gidemez.”

Türkü Turan: “Bir geçiş dönemine ihtiyacımız var” 

Gündem sinema olunca sorular, sanat filmi ve gişe filmleri karşılaştırmalarına doğru ilerledi. Türkü Turan, Türkiye’de sinema kültürünün çıtayı yükseltirken bir geçiş dönemine ihtiyaç olduğunu şu sözlerle anlattı: “Film festivallerinde genellikle aynı simaları görürüsünüz ama bence önemli olan o kitleden olmayanları da çekebilmek. Harikulade bir film yapmış,  bolca ödül de almış olabilirsiniz ancak o filmi hiç izlemeyecek olanların da gitmek isteyeceği bir formül bulmak daha doğru geliyor. Gişe filmi diye tırnak içinde küçümsenen filmler çok kıymetli. Belki onlar sayesinde birileri ilk kez sinemaya gidiyor. Sinema kültürünü yaygınlaştırmak için bu işlere ihtiyaç var. Böyle bir bakış açısıyla başlarsak ileride o ‘sanat filmi’ dediğimiz işleri de seyirciye ulaşma korkusu olmadan yapabileceğiz. Tabii herkes bu sorumluluğu almak zorunda değil.” 

Tuba Büyüküstün: “Keşke tüm sinemalar kısa film gösterse”

Festivaldeki Orman adlı filmde rol alan Tuba Büyüküstün, kısa film çalışmasından çok keyif aldığını belirtti. “Daha önce kısa filmin bu kadar lezzetli olduğunu bilmiyordum” diyen Büyüküstün, bu festivalin önemine şöyle dikkat çekti: “Çok sayıda film festivali var ama kısa filme özel festivallerin olması çok kıymetli. Çünkü herkesin kendini deneyebildiği bir alan açıyor. Sinemayla alakası olsun olmasın derdini anlatmak veya kendini görselle ifade etmek isteyen herkese bir fırsat sunuyor. Keşke tüm sinemalar film öncesi reklam gösterimlerini biraz kısıp kısa film gösterse. Bu sayede daha fazla kısa film izlemiş ve bu alanı geliştirmek için güzel bir adım atmış oluruz.”

Bir Radyo Televizyon Bölümü öğrencisinin “Kısa filmlerde oynarken neye göre seçim yapıyorsunuz? Mesela ben Tuba Büyüküstün’ün filmimde oynamasını istesem nasıl olacak?” sorusu salonu kahkahaya boğdu. Tuba Büyüküstün ise “Eğer hikaye iyiyse ve gerçekleştirebilecekseniz oynayabilirim tabii” diye yanıtladı.